ÇİN
Çin bir Uzakdoğu ülkesidir. Başkenti Pekin'dir. Çin sözcüğü sıklıkla Çin Halk Cumhuriyeti anlamında kullanılır.
COĞRAFYA:
Çin ülkesi, yaklaşık 10 milyon km.
karelik yüzölçümü ile, dünya üzerinde, Rusya ve Kanada’dan sonra, en büyük
üçüncü ülkedir. Ülkenin kuzey ucu ile güney ucu arasındaki uzaklık: 5850 km.
dir.
Ülkenin en büyük nehri: Yangzte Sarı
nehirdir. Bir çok akarsuyun yatağı da batıda bulunuyor.
Çin ülkesinin milli günü: 1 EKİM
tarihinde kutlanıyor. Çünkü, 1 Ekim 1949 günü, Bağımsızlık ilan edilmiştir.
Çin'in, ÇHC'den önce de yaklaşık 5000 yıl
geriye uzanan bir 'yazılı tarihi' vardır. Buda Türk tarihi konusunda da önemli bilgilere
ulaşılmasını sağlaması açısından büyük önem taşımıştır.
Bununla
birlikte üzerinde ideografik çizimlerin bulunduğu yaklaşık 6000 yıl öncesine ait
kalıntılara ulaşılmıştır.
Günümüz
medeniyetinin temel taşlarını oluşturan kâğıt, barut, pusula ve matbaacılık gibi pek çok buluşun kökenleri
Antik Çin medeniyetine dayanmaktadır.
Dünyanın
alan olarak en büyük dördüncü ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti, yaklaşık 1.35
milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir. Dünya nüfusunun yaklaşık
altıda biri Çin Halk Cumhuriyeti'de yaşamaktadır.
Çin’de
56 eyalet vardır. Her eyaletin kendi kültürleri ve dilleri vardır. Ama resmi
dili Putong Hua denilen Mandarin Çincedir.
Çince öğrenmek çok zordur ve dünyanın en zor dilidir. Alfabeleri yoktur.
Tarihsel kayıtlardan edinilen bilgilere göre 5000 i aşkın “Karakter” ya da “İm”
dediğimiz resim yazısı mevcuttur. Yazının zorluğu bir yana her im konuşurken 4
tona sahiptir. Yani 4 farklı sesle ifade edebilirsiniz aynı karakteri fakat
hepsi de ayrı anlama gelir. Bazen bu durum kendi araların da bile sorun
yaratmaktadır anlaşmada. O yüzden TV kanalları bile hep alt yazılıdır. Bir
Çinli’nin gazete okuyabilmesi için en az 2000-3000 karakter bilmesi gerekir.
Çin’in
en gelişmiş bölgesi doğusu ve güneyidir. Biraz da ortaları. Batısı ve pek
sevmedikleri Uygurlar’ın yaşadığı kuzey batı bölgesi en perişan bölgeleri.
Doğudaki en popüler yer Shanghai (Yukarıdaki
deniz anlamına geliyor) ve etrafı. Doğudaki en gelişmemiş yer ise Anhui
eyaleti.
Güneyinde
sadece 22 eyalet vardır. Çok kozmopolit bir yapıdadır güney bölgesi. İklimi çok
sıcak dolayısıyla yemek türlerinin en çeşitli olduğu bölgedir. Canlı cansız
herşey yenilebilir. Güneydeki en önemli eyaletler ise Macau, Guangzhou,
Shenzhen ve sonradan Çin’e geçen HongKong’dur
İNSANLAR:
Çinli bebeklerin hiç ağlamadığını
görüp şaşıracaksınız. Peki bunun sebebi nedir? Çocuklara gösterilen aşırı sevgi
mi, yoksa Çinlilerin kolayca yönetilebilen nesiller olarak yetiştirilmesinden
mi kaynaklanıyor? Ayrıca, Çinli bebekler, dünyanın en şirin bebekleridir. Ama,
öte yandan, devlet: her ailenin tek çocuklu olması için önlenler alır. Tek çocuğu olan aileler, birçok sosyal
yardımlardan yararlanırlar. İkinci çocuk doğarsa, birçok yardım biter ve hatta
aile, toplumdan soyutlanmaya kadar gider. Çocuk sayısı, kazaen üç olunca,
devlet tarafından o aileye çeşitli yaptırımlar uygulanmaya başlanır. Özellikle,
kırsal kesimlerde, yoğun aile planlaması tedbirleri uygulanır. Çünkü, Çinli
kırsal kesim insanı, yani çiftçi için çocuk önemlidir. Çocukları tarım
alanlarında çalıştırırlar. Bu yüzden, çok çocuk sahibi olmayı tercih ederler.
Ülkede, nüfusu 1 milyonu aşan yaklaşık
yüz şehir olduğu söyleniyor. Elbette bu şehirlerde yaşayan yoğun nüfus,
şehirlerdeki yapılaşmayı ve özellikle trafik sıkışıklığını olumsuz etkiliyor.
Çin ülkesinde yaşayan insanlarla
rahatlıkla herşeyi konuşabilirsiniz. Ancak, ülkeyi yönetenler aleyhinde
konuşmaktan kesinlikle sakınmak gerekir. Ülkede
insanlarla asla tartışmayınız ve elle temas etmeyiniz. Bu durum, bu ülkede
yaşayanlar için onur kırıcıdır. Yanlızca tokalaşmanız yeterlidir ve asla
öpmeyiniz.
Çalışma hayatındaki insanlara gelince:
bunlar, genellikle öğlenleri boşluk saatlerinde, yemek yedikten sonra uyumayı
tercih ediyorlar. Öğlen uyuması sonucu, öğleden sonraki mesainin daha verimli
olduğunu düşünüyorlar.
Son olarak: bu ülkenin insanı, güler
yüzlüdür.
Özellikle ÇİN insanı: sabırlı olmak
konusunda, sorunlarla karşılaştıklarında yılmadan uğraşmaları konusunda ve
çözüm üretme konusunda çok yeteneklidirler.
DİN
Budizm,
Konfiçyusculuk, İslam mensupları ve az da olsa Hıristiyan azınlık
bulunmaktadır. Çin devletinin resmi dini yoktur.
DİL:
Çinde, ingilizce en çok konuşulan
yabancı dil. Çünkü: bütün Çinliler, çok küçük yaşlardan itibaren, okullarda
İngilizce eğitimi alıyorlar ve özellikle televizyon programları ile, bu
bilgilerini pekiştirerek, gayet güzel ingilizce konuşuyorlar. Ancak, yine de bu
ülkenin resmi dili: Çince. Gerek yazılışı ve gerekse okunuşu çok farklı. Zaten
bu yüzden: ülkeyi ziyaret edenlerin en büyük sıkıntısı, bu dil konusudur. Ülke
o kadar büyükki, Çinliler bile kendi aralarında bazen farklı bölge lehçeleri
nedeniyle anlaşmakta güçlük çekerler. Kuzeyda yaşayan bir Çinlinin, güneyde
yaşayan bir Çinlinin konuşmasının tek kelimesini bile anlamadığı söylenir.
Hatta: Çin devleti,
Pekin lehçesini temel alan ve “Mandarin Çincesi” olarak da bilinen lehçeyi,
resmi konuşma dili olarak yerleştirmeye çalışmaktadır. Çince, dünyanın en
zor dillerinden biri olarak biliniyor. Şekle dayalı kelimelerin temelinde, sese
de önem verilerek oluşturulmuş bir yazı sistemidir. Çince de, yaklaşık 10 bin
karekter var. Ancak, bunların yanlızca 3 bin tanesi, yoğun olarak kullanılıyor.
Çünkü bunlar, cümleler ve sözcüklerden oluşmaktadır.
Milli bayrak, milli
amblem, milli marş ve başkent
[Milli Bayrağı]:
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Bayrağı: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Bayrağı, sol üst köşesinde beş yıldız bulunan kızıl bayraktır. Bayrağın eni ve boyu üçte iki oranındadır. Bayrağın kızıl rengi, devrimi simgelemektedir. Bayraktaki beş yıldız sarı renktedir. Dört küçük yıldızın her bir ucu büyük yıldızın merkezine yönelir. Bu, Çin Komünist Partisi’nin önderliğindeki devrimci halkın büyük birlik ve beraberliğini simgeler.
[Milli Amblemi]:
Çin
Halk Cumhuriyeti’nin Milli Amblemi: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Amblemi,
milli bayrak, Tiananmen Meydanı, dişli çark ile buğday ve çeltik başaklarından
oluşur. Amblem, Çin halkının “4 Mayıs Hareketi”nden beri yeni demokratik devrim
mücadelesini ve işçi sınıfının önderliğinde, temeli işçi-köylü ittifakı olan
demokratik halk diktatörlüğü altındaki yeni Çin’in doğuşunu simgeler.
[Milli Marşı]:
Çin Halk Cumhuriyeti Milli Marşı: Çin Halk Cumhuriyeti’nin milli marşının adı, “Gönüllü Ordu Marşı”dır. 1935 yılında tiyatro yazarı Tian Han tarafından yazılmış ve Çin’in yeni müzik anlayışının kurucusu Nie Er tarafından bestelenmiştir. Bu marş aslında “Fırtınalı Yılların Kahramanları” adlı filmin müziğiydi. Filmde “18 Eylül” olayından sonra Çin’in kuzeydoğusundaki üç eyaletin Japon saldırganlar tarafından işgal edilişi, Çin ulusunun ölüm kalım anını yaşaması, bazı aydınların “aydın bunalımı” ve tereddütten sıyrılarak Japon saldırganlarına karşı ön cephede direnmeleri anlatılıyordu. Kullanılan müzik ve şarkı, filmin değişik yerlerde gösterilmesi ve vatanı kurtarma kampanyasının başlatılmasıyla birlikte Çin’in her köşesine yayıldı, “Çin Ulusunun Kurtuluş Borusu” olarak adlandırıldı. 27 Eylül 1949’da Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 1. Genel Toplantısı’nda, Çin Halk Cumhuriyeti’nin milli marşı resmen saptanmadan önce “Gönüllü Ordu Marşı”nın milli marş olarak kullanılması kararlaştırıldı. 14 Mart 2004’te Çin 10. Ulusal Halk Meclisi’nin ikinci toplantısında kabul edilen Anayasa değişikliği tasarısında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Marşı’nın “Gönüllü Ordu Marşı” olduğu belirlendi ve konu anayasal hükme bağlandı.
Çin Halk Cumhuriyeti Milli Marşı: Çin Halk Cumhuriyeti’nin milli marşının adı, “Gönüllü Ordu Marşı”dır. 1935 yılında tiyatro yazarı Tian Han tarafından yazılmış ve Çin’in yeni müzik anlayışının kurucusu Nie Er tarafından bestelenmiştir. Bu marş aslında “Fırtınalı Yılların Kahramanları” adlı filmin müziğiydi. Filmde “18 Eylül” olayından sonra Çin’in kuzeydoğusundaki üç eyaletin Japon saldırganlar tarafından işgal edilişi, Çin ulusunun ölüm kalım anını yaşaması, bazı aydınların “aydın bunalımı” ve tereddütten sıyrılarak Japon saldırganlarına karşı ön cephede direnmeleri anlatılıyordu. Kullanılan müzik ve şarkı, filmin değişik yerlerde gösterilmesi ve vatanı kurtarma kampanyasının başlatılmasıyla birlikte Çin’in her köşesine yayıldı, “Çin Ulusunun Kurtuluş Borusu” olarak adlandırıldı. 27 Eylül 1949’da Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı 1. Genel Toplantısı’nda, Çin Halk Cumhuriyeti’nin milli marşı resmen saptanmadan önce “Gönüllü Ordu Marşı”nın milli marş olarak kullanılması kararlaştırıldı. 14 Mart 2004’te Çin 10. Ulusal Halk Meclisi’nin ikinci toplantısında kabul edilen Anayasa değişikliği tasarısında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Milli Marşı’nın “Gönüllü Ordu Marşı” olduğu belirlendi ve konu anayasal hükme bağlandı.
Gönüllü Ordu Marşı
Ayağa kalkın,
Köle olmak istemeyen
insanlar!
Kanımız ve etimizle
yeni bir Çin Seddi oluşturalım!
Çin ulusu en
tehlikeli dönemden geçiyor,
Herkes son
haykırışına zorlandı.
Ayağa kalkın! Kalkın!
Kalkın!
Hepimiz tek yürek
olalım,
Düşman ateşi içinde
ilerleyelim.
Düşman ateşi içinde
ilerleyelim.
İleri, ileri, ileri!
[Başkent]:
Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkenti: Beijing
Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkenti: Beijing
Çin Halk
Cumhuriyeti’nin başkenti Beijing’dir. Kısa adı, Jing... Kuzey Çin Ovası’nın
kuzeybatı kenarında bulunan Beijing ilk döneminde Ji kenti olarak
bilinmekteydi. Bahar-Sonbahar ve Savaşan Devletler Dönemi’nde Yan devletinin
başkentiydi, Liao Hanedanı’nın ikinci başkentiydi ve Yanjing olarak
adlandırılmıştı.
Çin’deki din yapısı
Çin, birçok dinin bir arada bulunduğu bir ülkedir. Çinliler esas olarak Budizm, Daoizm, İslamiyet, Katoliklik ve Hıristiyanlığa inanırlar.
İstatistiklere göre, Çin’de çeşitli dinlere inananların sayısı 100 milyonu aştı. Dini faaliyetlerin yapıldığı yerlerin sayısı 85 bin civarındadır. Din adamlarının sayısı yaklaşık 300 bindir. Çin’de 3000’den fazla dini topluluk ve 74 din okulu bulunuyor.
Çin’in ulusal düzeydeki dini toplulukları arasında Çin Budizm Derneği, Çin Daoizm Derneği, Çin İslamiyet Derneği, Çin Yurtsever Katoliklik Derneği, Çin Yurtsever Hıristiyanlık Hareketi Komitesi ve Çin Hıristiyanlık Derneği yer alıyor. Dini topluluklar kendileri tarafından saptanan tüzüklere göre liderlerini ve lider organlarını seçerler, dini işleri yürütürler; gerekli olduğunda dini okullar kurarlar, dini kitaplar yayınlarlar ve hayır işleri düzenlerler.
ÇİN’DEKİ BAŞLICA DİNLER
Budizm
1. yüzyılda Çin’e gelen Budizm 4. yüzyılda yaygınlaşmaya başladı ve
zamanla Çin’de en büyük etkiye sahip olan din haline geldi. Çin’deki Budizm,
Han Budizmi, Tibet Budizmi ve Güneyden Gelen Budizm olmak üzere 3 gruba
ayrılır. Çin’de toplam 200 bin rahip, 13 bin tapınak, 33 Budizm okulu ve 50’ye
yakın Budizm ile ilgili gazete, kitap ve dergi bulunuyor.
Tibet Budizmi, Çin’deki Budizm mezheplerinden biridir ve genel
olarak Tibet Özerk Bölgesi, İç Moğolistan Özerk Bölgesi ve Qinghai eyaletinde
yaygındır. Tibet, Moğol, Yugu, Menba, Luoba ve Tu milliyetlerine mensup 7
milyon insan Tibet Budizmi’ne inanır.
Güneyden Gelen Budizm, esas olarak Çin’in güneybatısındaki Yunnan eyaletine
bağlı Xishuangbanna Dai Milliyeti Özerk İlçesi, Dehong Dai ve Jingpo
Milliyetleri Özerk İlçesi ve Simao bölgesinde yaygındır. Dai, Bulang, Achang ve
Wa milliyetlerine mensup yaklaşık 1 milyon kişi Güneyden Gelen Budizm’e inanır.
Han Budizmi’ne Han milliyetinden insanlar inanırlar ve Çin’in
çeşitli bölgelerinde yaşarlar.
Taoizm
Çin’de 2. yüzyılda doğan Taoizm, 1800 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Taoizm, Çin’de eski zamanlarında yaygın olan doğaya ve atalara tapma
geleneğinden kaynaklanır. Tarihinde birçok mezhebe sahip olan Taoizm, daha
sonra Quanzhen Taoizmi ve Zhengyi Taoizmi olmak üzere ikiye ayrıldı ve Han
milliyeti arasında yaygınlaştı. Çin’de 1500’den fazla Taoizm tapınağı ve 25 bin
de Taoizm rahibi bulunuyor.
İslamiyet
İslamiyet, Çin’e 7. yüzyılda geldi. Çin’deki Hui, Uygur, Tatar,
Kırgız, Kazak, Özbek, Dongxiang, Sala, Bao’an milliyetlerine mensup 18
milyondan fazla kişi İslam dinine inanır. Çin’deki Müslümanların büyük
çoğunluğu Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ve Ningxia Hui Milliyeti Özerk Bölgesi
ile Gansu, Qinghai ve Yunnan eyaletlerinde yaşıyorlar. Çin’in diğer eyalet ve
şehirlerinde de Müslümanlar bulunuyor. Çin’de şu anda 30 binden fazla cami ve
40 bini aşkın imam vardır.
Katoliklik
Katoliklik 7. yüzyılda Çin’e gelmeye başladı ve Afyon Savaşı’nın
patlak verdiği 1840 yılından sonra Çin’de yaygınlaştı. Günümüzde Çin’de 100
Katolik bölge, 5 milyon Katolik, 5000’e yakın kilise, 12 de Katolik okulu
bulunuyor. Son 20 yıl içinde 1500’ü aşkın genç papaz yetiştirildi ve bunların
100’den fazlası eğitim görmek için yurtdışına gönderildi. Bunun yanı sıra Çin
Katoliklik Derneği’nde 3200 genç rahibe bulunuyor. Her yıl yaklaşık 50 binden
fazla kişi Katolik kiliselerinde vaftiz olur ve 3 milyondan fazla İncil
basılır.
Hıristiyanlık
19. yüzyılda Çin’e gelmeye başlayan Hıristiyanlık, Afyon Savaşı’nın
patlak verdiği 1840 yılından sonra yaygınlaşmaya başladı. 1950 yılında Çin’deki
Hıristiyanlık çevresinde “kendi kendini yönetme ve beslenme ile kendi gücüne
dayanarak yaygınlaşma” konulu hareket başlatıldı ve emperyalizmin etkisinin yok
edilmesi, yurtseverlik ruhunun geliştirilmesi, Çin’deki Hıristiyanlık
çevresinin kendi kendini yönetme ve beslenme ile kendi gücüne dayanarak dini
yaygınlaştırma hedefinin gerçekleştirilmesi için çaba harcanması istendi.
Çin’de 10 milyon Hıristiyan, 18 binden fazla papaz ve 12 bini aşkın kilise ile
25 bin dini faaliyet yapılabilen yer bulunuyor.
ÇİN’DEKİ ETNİK GRUPLAR
Dünyanın en büyük nüfusuna sahip ülkesi olan Çin, çok sayıda etnik grubun
bir arada yaşadığı birleşik bir ülkedir. 1 milyar 300 milyon nüfuslu Çin’de toplam
56 etnik grup yaşıyor.
Çin’deki etnik gruplar şunlardır:
Han, Moğol, Hui, Zang, Uygur, Miao, Yi, Zhuang, Buyi, Kore, Man, Tong, Yao,
Bai, Tujia, Hani, Kazak, Dai, Li, Lisu, Wa, She, Gaoshan, Lahu, Shui,
Dongxiang, Naxi, Jingpo, Kırgız, Tu, Dawo’er, Mulao, Qiang, Bulang, Sala,
Maonan, Gelao, Xibo, Achang, Pumi, Tacik, Nu, Özbek, Rus, Ewenke, De’ang,
Bao’an, Yugu, Jing, Tatar, Dulong, Elunchun, Heze, Menba, Luoba, Jinuo.
Han etnik grubu ülke nüfusunun yüzde 92’sini, azınlık etnik grupların nüfusu da yüzde 8’ini oluşturuyor. Han etnik grubu dışındaki 55 etnik grup, nüfuslarının Hanlara göre çok az olmasından dolayı “azınlık etnik gruplar” olarak nitelendiriliyor. Azınlık etnik gruplar esas olarak, Çin’in kuzeybatı, güneybatı ve kuzeydoğu kesimlerinde yaşıyorlar.
Han etnik grubu ülke nüfusunun yüzde 92’sini, azınlık etnik grupların nüfusu da yüzde 8’ini oluşturuyor. Han etnik grubu dışındaki 55 etnik grup, nüfuslarının Hanlara göre çok az olmasından dolayı “azınlık etnik gruplar” olarak nitelendiriliyor. Azınlık etnik gruplar esas olarak, Çin’in kuzeybatı, güneybatı ve kuzeydoğu kesimlerinde yaşıyorlar.
Uzun tarihi gelişme sürecinde Çin’de Han etnik grubunun esas olması
temelinde bütün etnik grupların bir arada ve azınlık etnik grupların nispeten
yoğun olarak bir arada yaşadıkları bir durum oluştu. 55 azınlık etnik gruptan
Hui ve Man etnik grupları Çince, geri kalanı kendi dillerini ve Çince’yi
kullanıyorlar. 56 etnik grup 9 milyon 600 bin kilometrekare genişliğindeki
topraklarda birlikte yaşayıp, Çin’in uzun tarihi ve parlak kültürünü
yarattılar.
ÇİN’DEKİ ETNİK GRUPLARIN ÖNEMLİ BAYRAMLARI
Çin’deki azınlık etnik grupların kendilerine ait birçok bayramı var. Tibet
etnik grubunun Tibet takvimine göre Yeni Yıl Bayramı, Dai etnik grubunun Su
Serpme Bayramı ve Meşale Bayramı, Bai etnik grubunun Mart Caddesi, Zhuang etnik
grubunun Şarkı Bayramı ve Moğol etnik grubunun Nadam Bayramı bunlardan
bazılarıdır. Bazı etnik gruplara ait bayramlar o etnik gruptan vatandaşlar için
resmi tatil günleridir. Tibet Yeni Yılı ve Kurban Bayramı bunlar arasındadır.
Kurban Bayramı
Kurban Bayramı, Müslümanların geleneksel bayramıdır. Kurban Bayramı
Çin’de Hui, Uygur, Özbek, Tacik, Tatar, Kırgız, Sala, Dongxiang ve Baoan gibi
İslam dinine inanan etnik grupların ortak bayramıdır. Dört gün süren bayramdan
önce temizlik yapılır, bayram kekleri hazırlanır. Bayramın ilk günü sabah
Müslümanlar camilere giderler ve bayram namazlarını kılarlar. Fakirlere ve
dostlara dağıtılmak üzere koyun, deve ve dana kesilir, daha sonra insanlar
bayramlaşmaya giderler. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde Kurban Bayramı
süresince dans ve şarkı festivalleri düzenlenir. Kazak, Kırgız, Tacik, Özbek
gibi etnik gruplar da bayramda at yarışı ve güreş müsabakaları gibi etkinlikler
düzenlerler.
Şeker Bayramı
Şeker Bayramı Çin’de Hui, Uygur, Kazak, Özbek, Tacik, Tatar, Kırgız, Sala,
Dongxiang ve Baoan da dahil Müslüman etnik gruplar tarafından kutlanır.
Ramazan ayının bitiminde Şeker Bayramı başlar. Evlenecek gençler
düğünlerini Şeker Bayramı’nda yapmayı tercih ederler.
Tibet Yeni Yılı
Tibet Yeni Yılı, Tibet etnik grubunun en büyük bayramıdır. Bayram Tibet takvimine göre birinci ayın ilk günü başlar ve 15 gün sürer. Bayramın ilk gününde gün ağarken bayram kıyafetlerini giyen Tibetliler tapınaklara gidip, dua ederler. Yolda birbiriyle selamlaşan, bayramlaşan Tibetliler grup halinde sokaklarda şarkı söyler ya da dans ederler, ancak misafirliğe gitmezler.
Nadam Festivali
Nadam Festivali, Gansu ve Qinghai eyaletleri ile Xingjiang Uygur
Özerk Bölgesi’nde yaşayan Moğolların yılda bir kez kutladıkları geleneksel
bayramdır. Festival, her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında düzenlenir. Nadam,
Moğolca’da “eğlence” ve “oyun” demektir. Uzun bir geçmişe sahip olan Nadam
Festivali’nde eskiden büyük çaplı dini etkinlikler düzenlenirdi. Lâmalar,
düzenlenen dini etkinliklerde dua okurlar ve tanrıya dilekte bulunurlar.
Günümüzde Nadam Festivali’nde genel olarak güreş, at yarışı ve ok atıcılığı
gibi geleneksel yarışmalar düzenlenir, kimi bölgelerde atletizm, voleybol,
basketbol gibi spor yarışmaları da yapılır.
ÇİN MİMARİSİNİN GENEL TANIMI
|
Çin medeniyetinin önemli bir parçası ve eşsiz özelliklere sahip olan Çin mimarisi, Batı mimarisi ve İslam mimarisiyle birlikte dünyanın önde gelen üç mimari sisteminden birini oluşturur. Dünyanın ahşabı başlıca malzeme olarak kullanan tek mimari sistemi olan Çin mimarisi, Çinlilere özgü görgü kuralları, estetik görüşü, değer yargıları ve doğa görüşünü derin bir şekilde yansıtır. Yoğun kültür geleneklerine dayanan Çin mimarisi sanatının başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: İmparatorun en yüksek konumda olması, sıkı uygulanan sınıf farklılığının pekiştirilmesi ve dolayısıyla saray ve başkentin planlanmasında en büyük başarıların gözetilmesi; yapı gruplarının oluşumunun güzelliklerine özellikle önem verilmesi; yapı gruplarının başlıca oluşumunun merkezi enleme göre bakışımlı yapılması; doğaya saygı gösterilerek doğayla yüksek derece uyum sağlanması; birleşim, sevimlilik, çağrışım ve derinlik güzelliklerinin keşfedilmesi. Han milliyetine özgü mimarilerin dışında Çin’in azınlık milliyetlerine özgü mimariler de Çin mimarisini büyük ölçüde zenginleştirmiştir. Çin mimarisi, saray mimarisi, tapınak mimarisi, bahçecilik mimarisi, mezarlık mimarisi ve sivil konut mimarisi olarak beş gruba ayrılıyor. Tarihte sanat özellikleri ve teknoloji bakımından yabancı mimarilerle ilişkide bulunmaya ve yararlanmaya önem veren Çin mimarisi, Japonya, Kore, Vietnam ve Moğolistan gibi yabancı ülkelerin mimarilerini de büyük ölçüde etkilemiştir. Çin mimarisi günümüzde Çin’in geleneksel tarzlarını koruduğu gibi Batı sanatından da yararlanarak devamlı gelişmektedir.
ÇİN’DE BULUNAN DÜNYA MİRASLARI
QİN SHİHUANG MEZARLIĞI VE YERALTI HEYKEL ORDUSU (TERRACOTTA ARMY)
Çin’in batısındaki Xi’an kentinde bulunan Qin Shihuang Mezarlığı,
dünyanın en büyük çaplı, ilgi çekici ve zengin içeriğe sahip imparator
mezarlıklarından biridir. Mezarlıkta Qin Shihuang’e eşlik eden heykel ordusu
çukuru, Mısır piramitleriyle kıyaslanarak, “Dünyanın 8. Harikası” olarak
adlandırılıyor.
ÇİN SEDDİ
Dünyanın “7 Harikası”ndan biri olarak adlandırılan Çin Seddi, dünyanın en
uzun geçmişe sahip ve en büyük çaplı askeri savunma projesidir. 7 bin
kilometreden uzun olan Çin Seddi'nin yapım tarihi, M.Ö 9. yüzyıla uzanır.
Zamanın Orta Çin krallıkları, kuzeydeki etnik grupların saldırılarını
engellemek için, sınırlarda duman işaretlerinin verildiği kule ve kaleleri
birbirlerine setlerle bağladılar. Çin Seddi böylece oluşturuldu. Bu, en eski
Çin Seddi'ydi. Çin tarihindeki İlkbahar ve Sonbahar ile Savaşan Devletler
dönemlerinde, krallıklar arasında sürekli savaşlar yaşandı. Büyük devletler
birbirlerinden korunmak için, sınırlarındaki dağlara setler inşa ettiler.
M.Ö 221 yılında, Qin hanedanının imparatoru Yinzhen, Çin'i
birleştirdikten sonra, kuzeyde göçebe yaşam sürdüren ve hayvancılıkla geçinen
atlı askerlerin saldırılarını önlemek için, daha önce kralların inşa
ettirdikleri setleri birbirine bağladı. O dönemlerde Çin Seddi'nin uzunluğu
artık 5 bin kilometreyi aşmıştı.
Qin hanedanından sonraki Han hanedanı, Çin Seddi'ni 10 bin kilometrenin
üzerine çıkarttı. Han hanedanından sonraki 2 bin yılı aşkın süre içinde, her
dönemin yöneticilerinin Çin Seddi'ni farklı derecelerde inşa ettirmeleriyle
Çin Seddi'nin uzunluğu 50 bin kilometreyi aştı. Bu uzunluk, ekvatorun
çevresinden bile fazladır.
Şimdi görülen Çin Seddi, Ming hanedanı döneminde (1368-1644) inşa edildi.
Çin'in batısındaki Gansu eyaletindeki Jiayu Geçidi'nden, kuzeydoğusundaki
Liaoning eyaletindeki Yalu Nehri’nin kıyısına kadar uzanan ve uzunluğu 7300
kilometreden fazla olan Çin Seddi, dokuz eyalet, merkeze doğrudan doğruya
bağlı şehirler ve özerk bölgelerden geçer. Bir savunma projesi olarak dağ
sırtları boyunca inşa edilen Çin Seddi, çöller, otlaklar ve bataklıkları aşar.
İnşasının farklı coğrafi özelliklere göre gerçekleştirilmesi, Çin milletinin
atalarının zeka yaratıcılığını gösterir. Dalgalanan dağların sırtları boyunca
inşa edilen Çin Seddi'nin dış tarafında uçurum vardır. Eski çağların askeri
koşullarında, saldırganların Çin Seddi'nden geçmeleri mümkün değildi.
Çin Seddi'nin duvarlarının çoğunluğu, büyük tuğlalar ve toprak ve küçük
taşlarla dolu çuvallardan yapılmıştır. Duvar yüksekliği yaklaşık 10
metre, genişliği 4-5 metre arasındadır. Dört atın yan yana yürüyebildiği bu
genişlik, askerlerin hareketlerine, tahıl ve silahların nakliyesine
elverişliydi.
Çin Seddi'nde belli aralıklarla kuleler bulunur. Askerler, bu kulelerde
dinlenir, silahlar ve tahıl da kulelerde korunurdu. Düşmanlar gelince,
kulelerde yakılan ateşten çıkan dumanlarla savaş işareti verilirdi.
Günümüzde, Çin Seddi'nin askeri işlevi kalmamasına rağmen, kendine özgü
mimari güzelliği, herkes tarafından hayranlıkla karşılanır. Çok muhteşem ve
görkemli olan Çin Seddi, kuş bakışıyla, uçan büyük bir ejderha gibi görünür.
Yakından bakıldığında, görkemli kuleleri, dimdik merdivenleri ve dağ sırtında
uzanan dalga şeklindeki yüksek duvarlarıyla, büyük sanatsal cazibe sergiler.
Çin Seddi, çok büyük tarihi ve kültürel önem taşır ve yüksek turizm
değerine sahiptir. Çin'de şöyle bir söz vardır: "Çin Seddi'ne
çıkmayanlar, gerçek adam sayılmaz". Çinli ve yabancı turistler, de Çin
Seddi'ne çıkmış olmaktan gurur duyarlar. Çin'i ziyaret eden birçok yabancı
ülke lideri, Çin Seddi'ne çıkmıştır. Çin Seddi'nin iyi korunan bölümlerinden
Beijing'deki tanınmış Badaling, Simatai ve Mutianyu, Çin Seddi'nin doğu
ucundaki "Çin'deki Birinci Geçit" olarak adlandırılan Shanhai
Geçidi, batı ucundaki Gansu eyaletindeki Jiayu Geçidi, tanınmış turistik
yerler haline gelmiştir. Her yıl binlerce turist buralara gelir.
Çin'in eski çağlarında sayısız insanın
zekası ve çalışmalarından doğan Çin Seddi, hâlâ sapasağlam duruyor. Çin
Seddi, görkemi ve üstün cazibesiyle, Çin milletinin ruhunun sembolü haline
geldi. Çin Seddi 1987 yılında, "Çin'in Sembolü" olarak "Dünya
Mirasları Listesi"ne alındı.
YUNGANG TAŞ MAĞARALARI
Yungang Taş Mağaraları, Çin’in kuzeyindeki Shanxi eyaletindeki Datong
kentinin 16 kilometre batısındaki Wuzhou dağının güney eteğinde bulunuyor.
Yapımı Kuzey Wei hanedanı Xing’an döneminin ikinci yılında (453) başlayan
Yungang Taş Mağaraları topluluğunun çoğunluğu, Kuzey Wue’nin başkent
Luoyang’ya taşınmasından önce (494) tamamlandı. Heykellerin yapılma
çalışmaları, Zhengguang dönemine (520-525) kadar sürdü.
E’MEİ DAĞI VE LESHAN BUDASI
“Büyük Aydınlık Dağ” olarak da
adlandırılan E’mei Dağı, Çin’in batısındaki Sichuan eyaletinin
orta-güneyinde, yani Sichuan havzasından Qinghai-Tibet yaylasına geçiş
bölgesinde bulunuyor. E’mei Dağı’nın ana tepesi olan ve “Onbin Buda” anlamına
gelen Wanfu tepesinin yüksekliği 3099 metredir. E’mei Dağı, doğal
güzellikleri ve binlerce Buda heykelinin bulunduğu efsanevi tepeleriyle
yurtiçi ve yurtdışında büyük ün salmış durumdadır. Güzel doğal manzaraları,
uzun tarihi ve kültürel zenginlikleri bir arada barındırmasıyla E’mei Dağı,
“dünyanın en güzel dağı” ünvanını kazanmıştır.
KONFÜÇYUS TAPINAĞI, KONFÜÇYUS KONUTU VE KONFÜÇYUS’UN MEZARI
Çin'de Konfüçyus Felsefesi'nin kurucusu olan Konfüçyus, dünyanın en büyük
felsefecilerinden biri olarak kabul ediliyor. Konfüçyus'u anmak için inşa
edilen Konfüçyus Tapınağı, Konfüçyus'un Konutu ve Konfüçyus'un ailesinden
gelenlerin mezarları, Çin'de 2 bin yılı aşkın süre hüküm süren hanedanların,
gelmiş geçmiş imparatorların Konfüçyus'a büyük saygı gösterdiklerinin ve
Konfüçyusçuluğun gelişmesini teşvik ettiklerinin bir göstergesi olmanın yanı
sıra, Çin tarihinde ve Doğu kültüründe çok önemli yer tutar.
Konfüçyus Tapınağı, Konfüçyus Konutu ve Konfüçyus soyluların mezarları,
Konfüçyus'un memleketi Shandong eyaletinin Qufu kentinde bulunur.
"Çin'deki Birinci Tapınak" olarak adlandırılan Konfüçyus Tapınağı,
Çin'in en büyük ve en tanınmış Konfüçyus'u anma yeridir. Konfüçyus'un
ölümünden iki yıl sonra, yani M.Ö 478 yılında, zamanın Lu devleti kralı,
Konfüçyus'un kaldığı konutu tapınağa dönüştürdü. Başlangıçta yalnızca üç
odaya sahip olan Konfüçyus Tapınağı'nda Konfüçyus'un giysileri ve diğer
eşyaları sergilendi. Tapınakta her yıl anma törenleri yapılırdı. Sonra
Konfüçyus'un yarattığı Konfüçyusçuluk kültürü, adım adım Çin'in genel kabul
gören kültürü haline geldi. Her hanedanın imparatorları tarafından sürekli
olarak genişletilen Konfüçyus Tapınağı, büyük çaplı bir yapılar topluluğu
haline geldi. Qing hanedanının imparatoru Yongzheng 18. yüzyılın başlarında
bir kez daha Konfüçyus Tapınağı'nı onarıp genişletti. Konfüçyus Tapınağı'nın
boyutları bugüne kadar korundu.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder