3 Eylül 2015 Perşembe

YUNUS PARKLARININ İNCELENMESİ VE MEDYANIN KONUYA YAKLAŞIMI


TÜRKİYE'DEKİ YUNUS PARKLARININ İNCELENMESİ VE
                                          MEDYANIN KONUYA YAKLAŞIMI

ÖZET

Yunusların özellikleri ve nasıl canlılar olduklarını tanımlamakla beraber, yunus parklarında bulunan yunusların ne gibi koşullardan geçtiklerini irdelemek. Bunlar çerçevesinde yunus parklarının kapatılması için başlatılan kampanyalar ve bu kampanyaların ne kadar medyada (Hürriyet-Milliyet gazeteleri) yer aldığını sonuçları ile beraber ortaya koymak. Yunus parklarında eğitmenlik yapan Melisa SEVİM röportajına yer vererek parklarda yaşanan olayları birinci ağızdan gerçeğin özüne inilecek şekilde incelemek. Türkiye’de ve dünyada yunus gösteri merkezlerini karşılaştırmak.

ANAHTAR KELİMELER: Yunuslar, Yunus Parkları, Özgürlük

GİRİŞ
Türkiye’deki yunus parkları ilk olarak www.change.org isimli internet sitesinde yazar Buket UZUNER’in ‘’ Yunuslara Özgürlük ‘’ mesajıyla başlattığı imza kampanyası ile yankı bulmuştur. Peki Uzuner, neden böyle bir kampanya başlatmaya ihtiyaç duymuştur ? Bunu anlamak için yunuslar hakkında kısaca bir bilgi edinmek yerinde olacaktır.

İnsanların da dahil olduğu dünya yaşamındaki “en zeki” canlılar olarak kabul edilen yunuslar, başta sığ denizler olmak üzere dünya genelindeki tüm deniz ve okyanuslarda yaşamaktadır. Yunuslar bazen tek tek, bazen çift halinde dolaşmalarına rağmen genellikle sürü halinde dolaşırlar. Gemilerin köpüklü sularında oynaşmayı ve deniz taşıtlarına eşlik etmeyi severler. İnsanoğluna en çok yakınlık gösteren deniz hayvanıdır. Yunuslar, tabii bir su altı radarı sistemine sahiptir. Gözleri kapatılan bir yunus, dipteki balıkları eliyle koymuş gibi şaşırmadan bulur. Bunun sebebi araştırılmış, yunusların bir çeşit sinyaller yaydığı anlaşılmıştır. Sinyaller sayesinde, deniz dibindeki balıkların yerini keşfedebilmekte oldukları anlaşılmıştır. Yunusun yüksek frekanslı sesler çıkarıp balıkları tesirsiz hale getirdiği sanılmaktadır. Yunusların, bilgi ve zekaları, su altında acayip seslerle haberleşmeleri hakkında çok geniş çalışma ve araştırmalar yapılmaktadır. Bazı ülkeler yunus balıklarını programlayarak su altındaki yabancı gemileri veya batık gemileri bulma araştırmaları yapmaktadırlar. Yunus balığı, halk arasında sevilen bir memelidir. Pusulasını şaşıran gemilere yol gösteren, boğulmakta olan insanları sırtına alarak sahile çıkaran, birçok yunusa rastlanmıştır. Yeni Zelanda hükümeti, bu hizmetlerini göz önüne alarak yunusların avlanmasını yasaklamıştır. Yunuslar, Yaralandığında veya yavrusu yakalandığında insan gibi inleme sesleri çıkarmaktadır. Sadece bu kısa bilgilerden yola çıkılarak bile yunusların ne kadar hassas canlılar oldukları anlamak güç olmayacaktır.

Yunuslar başlarının önündeki özel bir organdan saniyede 200.000  titreşime sahip ses dalgaları yollarlar. Bu titreşimlerin yardımıyla sadece yollarındaki engelleri hissetmekle kalmaz aynı zamanda, yankının özelliklerinden söz konusu cismin yönünü, uzaklığını, hızını, büyüklüğünü ve şeklini de ayrıntılarıyla hesaplayabilirler. Sonarın çalışma prensibi yunusların bu algısıyla aynıdır. Peki bu kadar hasas ses dalgalarına sahip yunuslar, doğal ortamlarından ayrılıp havuzlarda nasıl bir durumla karşı karşıya kalıyorlar  ? Bunun cevabını Buken UZUNER, şu şekilde veriyor:  ‘’ Yunuslar, gelişmiş benlik duygusuna sahip, özgürlüğüne düşkün, çok zeki ve güçlü hayvanlardır; bu yüzden intihar etmeye karar vermedikçe kolay kolay ölmezler. Ancak intihar etmeye karar veren bir yunusu kimse kurtaramaz! Su romanını yazarken, yunuslarla çalışan veteriner, çevreci ve biyologlardan öğrendiklerim arasında beni en çok bu bilgi etkiledi. Çevrelerine gönderdikleri ses dalgaları ve onların yansımasıyla hareket eden yunuslar için “ses dalgalarıyla görüyorlar” demek yanlış olmaz. “Yunus parklarında” ölen yunusların sadece özgürlüklerini kaybettikleri için değil, aynı zamanda o havuzlarda oluşan yoğun ses dalgalarının yarattığı gürültüden çıldırıp intihar ettiklerini böylece öğrendim. Kısacası, yunus parkları, yunuslar için birer işkence kampıdır ve kapatılmalıdır. Kesinlikle, yenileri açılmamalıdır. ‘’ şeklinde düşüncelerini dile getiriyor.

Bu bilgilerden yola çıkılarak yunus parklarındaki yunuslar, ne kadar iyi şartlar altında olurlarsa olsunlar, ne kadar  iyi eğitmenler eşliğinde eğitilirse eğitilsinler, ne kadar iyi beslenmelerine bakımlarına önem verilirse verilsin, yapıları ve özellikleri gereği havuzlar da parklar da tutulmaları, onların insanların bir iki saatlik eğlenceleri için yaşamları hiçe sayılarak, doğal yaşam ortamlarından alınıp tutsak edilmeleri çeşitli eğitmenlerin insafına bırakılarak türlü hareketler yapmaya zorlanmaları insanlık dışı bir olaydır.




Konuyla ilgili, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin 31 Mayıs 2012 - 20 Mayıs 2013 tarihlerinde ne sıklıkla ve nasıl konuya yer verdiklerinin aşağıdaki gibidir. 


Hürriyet Gazetesi

YUNUSLARA ÖZGÜRLÜK (19 Ocak 2013)

 

Terakki Vakfı İlköğretim Okulu öğrencileri, sömestr tatiline girmeden önce okul çapında bir kampanya başlattı.


Deniz memelilerini “yunus parklarında esaret altında değil, denizlerde özgürce yüzerken” görmek istediklerini vurgulayan öğrencilere, öğretmenleri ve okul müdürü de destek verdi. 
Her yıl 4 Ekim Hayvanları Koruma Haftası’nda ‘Dostlarımız’ adlı bir proje yapan Terakki Vakfı Okulları, bu kez de yunus gösteri ve terapi merkezlerinde ticari amaçlarla esaret altında tutulan deniz memelileri için kapsamlı bir çalışma başlattı. Öğretmenlerinin ve okul müdürünün desteğini arkalarına alan dördüncü sınıf öğrencileri, 3 Aralık’tan beri okul çapında kampanya yürütüyor. Eyüp’teki yunus parkının kapatılması için İBB’ye kendi el yazılarıyla dilekçe yazan öğrenciler, mektuplarını yunus çizimleriyle renklendirdi. Dilekçere ek olarak okul çapında imza toplayan öğrenciler imzalarını, Yunuslara Özgürlük Platformu’nun The Cove belgeselinin yaratıcısı Richard O’Barry ile ortaklaşa hazırladığı, çeşitli sanatçıların da destek verdiği imza kampanyasıyla birleştirecek ve Başbakanlık başta olmak üzere ilgili bakanlık birimlerine gönderecek.

FLIPPER’DAN KAŞ YUNUS PARKI’NA

4 Ekim Hayvanları Koruma Haftası’nda düzenledikleri ‘Dostlarımız’ adlı projede belgesel yapımcısı Savaş Karakaş’ın İZ TV’de yayınlanan ‘Flipper’ı Kurtarmak’ belgeselini öğrencilerine izleten Yaratıcı Drama Öğretmenleri bu duyarlılığa herkesi davet ediyor. Projenin yaratıcısı Hafize Güner, “Savaş Karakaş’ın belgeselini izleyen öğrencilerimizin aklına ilk gelen okulda büyük bir imza kampanyası başlatıp yunuslara destek olmaktı. Biz de, ilk etapta, hakkındaki gelişmeleri takip ettiğimiz Kaş Yunus Parkı’nın ruhsat almasına engel olmak ve yeni yunus parklarının açılmamasını talep etmek için Yunuslara Özgürlük Platformu’nun web sitesindeki imza metnini kullanmaya karar verdik” dedi. İmza kampanyasında öğrencilere rehberlik eden Burçak Güney ise, “Çocuklar hepimizden daha duyarlılar; empati kurabiliyor, kendilerini tutsak yunusların yerine koyabiliyorlar. Öğrencilerimiz, onlardan gizlenen gerçekleri öğrendikten sonra acı çeken, doğal yaşam ortamlarından ve ailelerinden koparılan hayvanları izlemek istemiyorlar. Biz öğretmenler olarak, özgürlüğe inanan ve insanlarla birlikte diğer canlıların da hakkını savunabilen bireyler yetiştirmenin öneminin farkındayız” dedi.

OKULDA RENGARENK ÇİZİM VE PANKARTLAR

2011’de yine Hayvanları Koruma Haftası’ndaki etkinlikler çerçevesinde yaratıcı drama öğretmenleri önderliğinde okul sınırları içinde küçük çaplı bir yürüyüş düzenleyen dördüncü sınıf öğrencileri, kendi aralarında ‘yunus elçileri’ seçmiş, alt sınıflardaki öğrencileri bilgilendirmek amacıyla kendi çizimleri ve el yazılarıyla renkli pankartlar hazırlamışlardı. “Yunuslar bizim oyuncağımız değil”, “Biz yunusları severiz, özgürlüklerini isteriz” gibi sloganlarla donattıkları pankartlarını, fotoğraflarıyla birlikte Yunuslara Özgürlük Platformu’nun ‘Yunus Parkları Kapatılsın’ adlı Facebook sayfasında paylaşmış, sosyal ağlar yoluyla mesajlarını daha geniş kitlelere ulaştırmışlardı.


YUNUSLARIN DİŞLERİNİ SÖKTÜLER (20 MAYIS 2013)

ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde kapatılan yunus parkından Kemer’deki bir gösteri merkezine taşınan Afalina türü iki yunusun takibini sürdüren Yunuslara Özgürlük Platformu, iki memelinin son derece sağlıksız olduğu, dişlerinin söküldüğü, vücutlarında derin yara izleri olduğu gerekçesiyle Başbakanlık ve ilgili tüm kurumlara şikayette bulundu.

Kaş İlçesi’nde iki kez ruhsatsız müşteri kabul eden, dilekçeler ve imza kampanyalarıyla uluslararası düzeyde boykotlara konu olan Kaş Yunus Parkı’nın belediye tarafından kapatılması sonrası, Afalina türü iki yunus, Kemer İlçesi’ndeki Moonlight Dolphinarium’a nakledildi. Yunuslara Özgürlük Platformu üyeleri, Kemer’de fotoğrafladıkları iki yunusun dişlerinin söküldüğü ve vücutlarında yara izleri olduğu şikayetleri ve acilen sağlık taramasından geçirilmeleri için yeni bir kampanya başlattı.


YUNUSLAR İÇİN 20 BİN İMZA (8 NİSAN 2013)

YAZAR Buket Uzuner’in, Antalya’nın Kaş ilçesindeki yunus parkının kapatılması için başlattığı imza kampanyasına, 20 bin kişi destek verdi.
http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif
Uzuner, parkın tamamen kapatılması ve içeride tutulan yunusların rehabilite edilerek özgürlüklerine kavuşturulması için topladığı imzaları, bugün Kaş Belediye Başkanı Abdullah Gültekin’e sunacak.  Parklardaki yunusların havuzlarda oluşan yoğun ses dalgasının yarattığı gürültüden çıldırıp intihar ettiklerini iddia eden Uzuner şunları söyledi: “Kaş’taki yunus parkında tutsak Tom ve Misha adlı yunusların, pek çok sivil toplum kuruluşunun girişimiyle, rehabilite edilip, özgürlüklerine kavuştuğunu duyduğumuzda çok sevinmiştik. Tom ve Misha, sizler sayesinde denizlerde özgür yüzüyor. Ancak Kaş’taki deniz kafesinin içine gizlice dört yunus daha getirildi. Kaş Belediye Başkanı sayın Abdullah Gültekin, yunusların belediyeden habersiz getirildiğini, çalışma ruhsatı için henüz kimsenin belediyeye başvurmadığını açıkladı. Fakat kimseye bir yaptırım uygulanmadı. Halbuki Almanya’dan yunus ve balina koruma kuruluşu Pro-Wal ve Türkiye’den Yunuslara Özgürlük Platformu’nun ortak çabaları sonucunda Belediye Başkanı sayın Gültekin, Kaş’ta bir daha yunus parkı açılmayacağına söz vermişti. Şimdi  bu sözünü tutmasını istiyoruz.”


Milliyet Gazetesi

Kaş'taki yunus parkı mühürlendi (31 Mayıs 2012)


ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde, uzun süredir açılış hazırlıkları süren ’Kaş Yunus Park’, ruhsat almadan ziyaretçi kabul etmeye başlayınca Kaş Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nce mühürlendi.
Kaş Belediye Başkan Yardımcısı Birol Engin, yunusların bulunduğu alanın Hazine’den kiralandığını, işletme ruhsatı almak için şimdiye kadar Kaş Belediyesi’ne herhangi bir başvuruda bulunulmadığını belirtti. Birol Engin, Yunus Park’ta geçen haftaya kadar herhangi bir ticari faaliyet bulunulmadığını, ancak son bir haftadır çok sık ihbarlar ve şikayet mektupları aldıklarını bildirdi. Engin, işletme ruhsatı olmadığı halde bir haftadan beri ziyaretçilerden 5 TL giriş ücreti alındığı ve 100 TL karşılığında yunuslarla 10 dakikalık yüzme seansları düzenlendiği, platformdan yunuslara yem vermek ve yunusları sevmek içinse 40 TL ücret tarifesi belirlendiği yolunda şikayetler geldiğini anlattı. Engin, "Bu rakamları bize ihbar ve şikayette bulunan İngiliz turistten öğrendik. Bunun üzerine belediyemize bağlı zabıta ekiplerini, olay yerine gönderdik, zabıt tutuldu, inceleme yapıldı İnceleme ve tutanak doğrultusunda Yunus Park’ı mühürleyerek, faaliyetini durdurduk" dedi.
’DÜNYANIN EN ACIMASIZ YUNUS PARKI’
Kaş’ın da aralarında yer aldığı Türkiye’deki 10 yunus parkın tamamının kapatılması için çeşitli faaliyetlerde bulunan Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal Başkanı Andreas Morlok, öfkeli turistlerin, Kaş’taki yunus parkının faaliyete geçtiğini kendilerine bildirdiklerini belirtti. Morlok, şöyle konuştu:
"Ziyaretçiler 5 TL karşılığında yunusları görüp fotoğraf çekebiliyor. Yunuslarla yüzmek ise 100 TL’lik ücrete tabi. Kaş’taki yunusların içerisinde bulundukları korkunç durum, yunusların ticari amaçlar için ve ticari işletme izni olmaksızın istismar edilmeleri konusunda sorumlular ve yunus parkı işletmecilerine karşı suç duyurusunda bulunacağız. Dünyanın en acımasız yunus parklarından birinin kapatılması için gereken her şeyi yapacağız."

Yunus Guantanamo’su: KAŞ (21 Haziran 2012)


Yunuslara Özgürlük Platformu Kaş Yunus Park’ta bulunan tutsak yunusların sağlık durumlarının endişe verici boyutlara ulaştığını bildirdi.

Yunuslara Özgürlük Platformu’ndan yapılan açıklamada, “Kaş Yunus Park”ta bulunan tutsak yunusların, sağlık durumlarının endişe verici boyutlara ulaştığı bildirildi.
Ruhsatsız şekilde ziyaretçi kabul ettiği için 28 Mayıs’ta Kaş Belediyesi tarafından mühürlenen “Kaş Yunus Park”taki yunusların durumunun gittikçe kötüye gittiğini gören duyarlı vatandaşlar, Gıda, Tarım ve 
Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na 100’ü aşkın “ıslak imzalı” dilekçe gönderdi. Vatandaşlar deniz memelisi uzmanlarından ve yetkili veterinerlerden oluşturulacak bir ekibin en yakın zamanda sağlık kontrolü için görevlendirilmesini talep etti.

‘Kimse içeri giremiyor’
Yunuslara Özgürlük Platformu sözcüsü Derya Özkan, ruhsat almadan ziyaretçi kabul etmeye başladığı için, Kaş Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nce mühürlenen yunus parkına, yaklaşık iki haftadır personel dışında kimsenin girmesine izin verilmediğinden, yunusların sağlık durumlarının meçhul olduğunu belirtti. Özkan, bugüne kadar yunusların sağlık durumlarıyla ilgili hiçbir bilgi alamayan duyarlı vatandaşların da, yunusların bakımının ihmal edildiğinden ve sağlık durumlarının gittikçe kötüye gittiğinden endişe duyduklarını dile getirdi. Özkan şöyle dedi: “Biz de, Kaş,
 İstanbul, Fethiye ve diğer illerdeki duyarlı vatandaşlarla birlikte yunusların sağlık kontrollerinin acilen yapılarak çok geç olmadan yunuslara el konulmasını ve koruma altına alınmasını talep ediyoruz.”

  

Yunus parkında işkence iddiası (20 kasım 2012)

Antalya’nın Kaş ilçesinde ruhsatsız olmasına rağmen müşteri kabul ettiği için 28 Mayıs 2012’de Zabıta Müdürlüğü tarafından mühürlenen Kaş Yunus Parkı’nın, yeniden müşteri kabul etmeye ve para karşılığında ziyaretçilerin yunuslarla yüzmesine izin verdiği iddia edildi.

Yunuslara Özgürlük Platformu ile Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal, çekilen fotoğraflarla birlikte Kaş Belediyesi’ne başvurup şikâyetçi oldu. Kaş Belediye Başkan Yardımcısı Birol Engin, “İki Alman turist, Yunusların bakıcısına bir miktar para verip, yunusların fotoğrafını çekmiş. Bu fotoğrafları kanıt göstererek, Yunus Park’ın faaliyette olduğunu ve para karşılığı müşteri aldığını iddia ettiler. Yaptığımız incelemede bunun münferit bir olay olduğunu saptadık” dedi.

Yunusların dişlerini sökmüşler (20 Mayıs 2013)


ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde kapatılan yunus parkından Kemer’deki bir gösteri merkezine taşınan Afalina türü iki yunusun takibini sürdüren Yunuslara Özgürlük Platformu, iki memelinin son derece sağlıksız olduğu, dişlerinin söküldüğü, vücutlarında derin yara izleri olduğu gerekçesiyle Başbakanlık ve ilgili tüm kurumlara şikayette bulundu.

Kaş İlçesi’nde iki kez ruhsatsız müşteri kabul eden, dilekçeler ve imza kampanyalarıyla uluslararası düzeyde boykotlara konu olan Kaş Yunus Parkı’nın belediye tarafından kapatılması sonrası, Afalina türü iki yunus, Kemer İlçesi’ndeki Moonlight Dolphinarium’a nakledildi. Yunuslara Özgürlük Platformu üyeleri, Kemer’de fotoğrafladıkları iki yunusun dişlerinin söküldüğü ve vücutlarında yara izleri olduğu şikayetleri ve acilen sağlık taramasından geçirilmeleri için yeni birkampanya başlattı.
Platform üyeleri, Başbakanlık başta olmak üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Antalya Valiliği, Kaş ve Kemer’in kaymakamlık ve belediyelerine yunusların son durumlarını gösteren fotoğraflarla birlikte birer mektup gönderdi.
Kemer’e taşınan iki yunusun son derece sağlıksız ve aşırı zayıf olduğu, dişlerinin törpülenmiş veya söküldüğünün tahmin edildiği, vücutlarındaki derin yara izleri ve alt çene ucunda açık yaralar bulunduğu, sağlık kontrollerinin konusunda uzman veterinerlerce zaman kaybetmeden yapılması gerektiği kaydedildi.

RÖPORTAJ

Yunus eğitmenliği nedir? Bize biraz anlatır mısın?

Yunus eğitmenleri, çoğu zaman daha yakalama aşamasında yunusların hayatına girer. Yakalamada destek ve yardım amaçlı bulunurlar. Ardından havuzlara getirilen yunusları önce ölü balık yemeye, daha sonra da insanlarla iletişim kurmaya alıştırırlar. Onların tüm bakımını üstlenerek, onları şov ya da terapi gibi programlar için eğitmeye başlarlar.  En çok Meksika, daha sonra Rusya, Ukrayna ve İspanya’dan insanlar vardır bu sektörde.

Yunus eğitmenliğinin bir okulu var mı peki? Kim, nasıl eğitmen olabiliyor?

California’da “Moorpark College's Exotic Animal Training and Management (EATM)” isimli iki yıllık bir program var. Fakat bu, yunus eğitmenliğini tam olarak karşılamıyor. Meksika’da “ABC Animal Training” adında bir kurum var. Onlar 1 haftalık, bazen bir 1 aylık kurslar açabiliyorlar. Ama daha çok tecrübe ile öğrenilen ve diploma yerine referanslarla hareket edilen bir iş.

Bu işi seçme nedenin neydi? Nasıl bir tecrübe oldu senin için?

Çocukluğumdan beri deniz memelileri ile bir arada olmayı ve onlarla çalışmayı hayal ettim. Daha böyle bir meslek ortada yokken bile, ben bunun hayalini kuruyordum. Yunus eğitmenliği yaptığım dönemde bunu mesai saatleri dahilinde yapılan bir iş olarak görmedim. Sabahın erken saatlerinden gecenin bir vaktine kadar yunusları izleyerek, iyi olup olup olmadıklarını kontrol ederek, onlarla ilgilenerek geçirdim vaktimi.  Fakat daha sonra dayanamadığım, kaldıramadığım şeylere şahit oldum ve “yeter” diyerek deniz memelileri ile daha farklı bir yolla ilgilenmeye karar verdim.

Bırakma nedenin neydi tam olarak?

Yunus ölümlerine şahit oldum ve kaldıramadığım bir çaresizlik hissetmeye başladım. Onları kurtaramamış olmaya tahammül edemedim.  Başka seçenekleri değerlendirmeye, onlar için daha fazlasını yapmaya, onları korumak için çaba harcamaya karar verdim.

Yaşadıkların rotanı epey değiştirmene neden oldu sanırım. Şimdi ne yapıyorsun?

Şimdi gönüllü olarak Deniz Memelileri Araştırma Grubu (SAD-DEMAG) ile çalışıyorum.  Hatta geçtiğimiz günlerde “Havuz Tutsakları Yunuslar” raporumuzu yayımladık.

Eğitmenlik konusuna geri dönersek, yunusların ölü balık yemeye alışması, eğitilmesi, gösteri yapması... Tüm bunlar ne kadar vakit alıyor?

Ben yeni yakalanmış bir yunusu bizzat eğitmedim ama 2 ay içinde ölü balığa alışmış ve eğitime hazır hale geldikleri bilinir bu sektörde. Basit bir şovun çıkarılabilmesi için 6 ay civarında bir süreye ihtiyaç var. Bu süreler eğitmenlere bağlı olarak da değişir. Eğitmenler işlerinde deneyimli değilse, bu süreler daha da uzayabilir. Fakat özellikle Japonya – Taiji’den gelen yunuslar, fiziksel ve zihinsel travmaları yüzünden daha uzun sürede uyum sağlıyorlar. 

ŞİDDETE MARUZ KALAN YUNUSLAR

Eğitimi reddeden yunuslara daha mı az yemek verilir, daha mı sert davranılır? Bu süreç tam olarak nasıl işliyor?

Bu tamamen eğitmene bağlı. Eğitmenlik deneyimim sırasında aşık olduğum, çok güçlü bir bağ kurduğum bir yunus vardı. 17 yaşındaydı, diğer yunuslara göre yaşlıydı diyebiliriz. Yunus terapisi yapılan havuzda çok sıkılıp havuzun diğer tarafına çekip gidiyordu. Ne yemeği, ne de komutları umursuyordu. Onun eğitmeni olmayan tecrübeli bir eğitmen vardı uyum sağladığı, ama onunla farklı havuzlardalardı. Bu yunus, onunla kurduğum o özel bağ, gösterdiğim incelik ve sabır sayesinde beni dinliyordu.  Bu benim tarzımdı. Fakat daha sonra bir eğitmenin bir yunusa şiddet uygularken yakalanışına da şahit oldum. Yani her iki tipte de eğitmen var. Bu işi para için yapan çok fazla eğitmen var ve hayvanlara büyük eziyetler ediyorlar. Özellikle Rusya’dan gelen eğitmenler genellikle en sert davrananlar olur.

Şiddet uygulamak derken, tam olarak ne yapıyordu yunusa?

Dövüyordu! Bunlar oluyor: dövüyorlar, vuruyorlar. Aç bırakanlar da var. Art niyetli eğitmenler bunları yapıyor ne yazık ki. İyi niyetli olanlar ise, en baştan başlamayı ve o eğitimi tekrar etmeyi seçer, eğitimi oyunlarla renklendirmeye çalışır. Çünkü tahmin edersiniz, yunuslar bundan çok sıkılıyor.

Dayak da esaretin bir gerçeği diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Ne yazık ki... Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.

Yunuslar aç bırakılıyor mu peki?

Bu da yine kişiye göre değişiyor. İyi bir eğitmen, yunus istenileni yapmasa da aç kalmaması için basit bir hareket yaptırıp ödülünü verir yunusa. Kötü eğitmen ise aç bırakır.

Yunus terapisi hakkında ne düşünüyorsun? Hiç bulundun mu terapi seanslarında?

Evet terapi havuzunda çalıştım. Bir etki göremediği için 2., 3. seansta ayrılan çocuk ve aileler gördüm ama olumlu sonuçlar alan çocuklara da rastladım. Bilimsel açıklamasının ne olduğunu ben de bilmiyorum; suyun iyileştirici-nötrleyici etkisinden söz ediliyor. Belki de açıklaması budur.

ÇOCUKLARI SEVMEYEN, SİNİRDEN BİRBİRİNİ YARALAYAN TEHLİKELİ YUNUSLAR VAR

Esaret altındaki bir yunusun hayatı nasıldır?

Kendi türünden olmayan canlılarla yaşamaya çalışmakla boğuşuyorlar. Çiftleşme dönemlerinde özellikle erkek yunuslar –dişilerle farklı havuzlarda oldukları için- inanılmaz sinirli ve gergin olur. Çok küçük bir yerlerdeler. Havuzlardan dolayı sonar sistemleri bozuluyor.  Hayvanların insanlara bağımlı hale getirildiği ve gerçekten “bitirildiği” bir ortam esaret. Yine de zaman zaman eğlenmeye çalışıyorlar, oyuncakları ile can sıkıntılarını gidermeye çalışıyorlar çünkü çok sıkılıyorlar! Aralarında oldukça sert kavgalar çıkabiliyor. Bir yunusun, bir diğerinin yüzgecini parçaladığını bile biliyorum. Bunlar, insanların hiç bilmediği şeyler. Oysa ki, yunusların esaret altındaki hayatı sadece şovlarda göründüğü kadar değil.

NEREDEYSE ÖLÜYORDUM!

Esaret altında agresifleşen yunus ve balinaların eğitmenlerine zarar verebildiğini biliyoruz. Sen hiç böyle bir şey yaşadın mı?

Evet, bir keresinde ben de neredeyse ölüyordum! Çocukları gerçekten hiç ama hiç sevmeyen bir yunusla çalışıyordum. Bir keresinde 4 çocukla birlikte o yunusun olduğu havuzdaydım.  Yunus çocuklardan rahatsız oldu ve havuzun diğer tarafından üzerime öyle bir atladı ki, 200-250 kiloluk hayvan kafama inecekti neredeyse! Neyse ki, tam yanıma denk geldi.  Çocukları oradan hiç tedirgin etmeden kaçırdığımı ve oyaladığımı hatırlıyorum. O yunus o sırada yüzme programına dahil olmadığı ve hiçbir komut almadığı halde bunu yaptı. Bu gibi tehlikeler kesinlikle azımsanamayacak kadar fazla. İlgilenenlere internette küçük bir araştırma yapmalarını ve videoları izlemelerini tavsiye ederim. Bu tepkilerin pekçok nedeni olabilir: esaret, aç bırakılma, sinirlendirme... Bir yunusu sinirlendirmek istemezsiniz!

Neler yaparlar sinirlendiklerinde?

Yunuslarla ilk yüzme tecrübemi gerçekten çok mutsuz ve sinirli yunuslarla yapmıştım. Yaptıkları şeyden o kadar nefret ediyorlardı ki! Önce onlarla yüzdüm. Yüzmenin ardından eğitmen yunusa ödül olarak yemeğini verdi ve yüzme seansı bitti. Ben o zamanlar bunu bilmediğim için yunusla yüzmeye devam etmeye çalıştım ve onunla birlikte daldım. İşte o an beni sırtından silkti ve kuyruğuyla uzaklaştırdı; kendi yöntemiyle vurdu da diyebiliriz. Yani bana, “Ben yapmam gerekeni yaptım, sen niye hala benim peşimdesin?” dedi.

İNSANLARI TAŞIMAKTAN YÜZGEÇLERİ EĞRİLİYOR

Peki, yunuslarla yüzmenin yunuslar açısından tehlikeleri nedir?

Bir kere en büyük yanlış, yunusların sırt yüzgecinden tutulması ve o yüzgece tutunarak yüzülmesi. Sırt yüzgeci kıkırdaktan oluşur, göğüs yüzgeci gibi kemikten oluşmaz. 2005 yılında benimle yüzmek istemeyen yunus şu an İstanbul’da ve sırt yüzgeci artık tamamen eğrilmiş durumda.

Yunus parklarındaki dişi yunusların çoğunlukla ölü doğum yaptığı biliniyor. Bunun nedeni nedir?

Hayvanların hamileyken de şovlara devam ettirilmesi. “Beaching” dediğimiz bir hareket var. Yunuslar havuzun kenarındaki platforma atlayarak, kuyruklarını dik bir biçimde kaldırarak dururlar. Bu direkt karındaki bebeğin ölmesine neden oluyor. Dişi yunuslar doğal ortamlarında doğum sırasında sürekli yüzerler, esarette ise havuzlar onlara küçük gelir. Gerekli vajinal açıklığı sağlayamayan bir yunusun, yavrusunun doğum sırasında sıkışıp boğulması da mümkün. Bir de, çoğu parkta uzman veteriner bulunmaması da bu gibi şeylere neden oluyor. Bunun nedeni de, uzman veterinerlerin çoğunun yurtdışında olması ve işletmelerin de “masraflı” bulduğu için yurtdışından veteriner getirtmeye yanaşmaması.

Biz yunuslarla empati kurabiliyoruz. Peki ya, yüzme seanslarına gelenler… Onlar farkına varıyorlar mı esaretin etkilerinin?

O sırada hayır, çok mutlu gelip çok mutlu ayrılıyorlar genellikle.

Bir zamanlar yunus eğitmeni olmanız ve ardından bu esareti tamamen reddederek özgürükçü/aktivist bir tavır benimsemeniz The Cove’un yaratıcısı Richard O’Barry’i hatırlatıyor. Hikâyeleriniz çok benzer. Ric O’Barry hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onu takdir ediyorum. Zaten kendisiyle irtibata da geçtim. Ülkemdeki insanları bilinçlendirmek istediğimi, bir video hazırladığımı, The Cove’daki görüntülerden yararlanıp yararlanamayacağımı sordum. Bana hemen yanıt verdi, fotoğraflar için de hemen izin verdi. Ben de videoyu tamamladıktan sonra kendisine yolladım ve çok beğendi.

“BANA NE” DİYENLER DE VAR

Son bir sene içinde bu sektörün tüm gizli yönlerinin gözler önüne serilmesi, eğitmenleri nasıl etkiledi? Herkes senin gibi tepkili mi, yoksa duyarsız kalabilenler de var mı?

Bu işi bırakmak isteyen ama maddi problemleri yüzünden şu an bırakamayanlar var. Birkaç yıl içinde bırakacaklarına eminim. Bazıları ise çok farklı, “İyi bir iş yapıyorum, hayvanlarla çalışıyorum, havalı fotoğraflar çektirip kızları/oğlanları tavlıyorum, gerisinden bana ne?” diyen de var maalesef.

Yaşamının geri kalanında yunuslarla veya deniz memelileriyle ilgili planların neler?

Öncelikle, ben artık bu canlılarla ilgili ticari hiçbir şeyin içinde bulunmak, yani onlardan para kazanmak istemiyorum. Gönüllü çalışmalar yapmak istiyorum. Bu yüzden mesleki kariyerime farklı bir yön çizeceğim, başka bir iş yapacağım. Fakat tüm deniz memelileri için gönüllü olarak farklı projelerde yer almaya devam edeceğim.

Senin gibi yunuslarla birlikte olmanın hayalini kurup, deniz memelisi eğitmeni olmak isteyenlere bir mesajın var mı?

Onları eğitip tutsaklığa alıştırmak yerine, onları iyileştirip özgürleştirebilecekleri rehabilitasyon merkezlerine katılmayı denesinler derim.

Sence yunuslar gülümsüyor mu Melisa?

Bunu hazırladığım videoda çok iyi anlatabildiğime inanıyorum: Herkes, hep gülümsediklerini sanıyor ama öldüklerinde de o gülümseme hâlâorada duruyor.

Son olarak neler söylemek istersin?

Bu sektör, insanlar rağbet gösterdiği için var. İnsanlar gitmediğinde, bu dolfinaryumlar (yunus parkları) para kazanamayacak ve zaten kaçınılmaz bir şekilde kapanacaklar. Ama önce bilinçlenmek ve bilinçlendirmek gerekiyor. Dolfinaryuma gitmesinler ve çevrelerini bilinçlendirsinler.


       
Peki yazar Buket UZUNER’in başlattığı kampanya yunus parklarının tamamının en azından ülkemizde bulunanların kapanmasına yeterli olacak mı ? Bilindiği üzere Uzuner’in kampanyası, ‘Kaş yunus parkı derhal kapatılsın ve yunuslar özgür bırakılsın’’ sloganı ile başlatılmış ve belirli girişimlerden sonra Antalya da bulunan Kaş yunus parkı kapatılmıştır. Peki, Türkiyede sadece Kaş yunus parkı mı var ? yoksa başka yunus parkları da var mı ?

Bu soruların cevabını 2010 yılında Sualtı Araştırmaları Derneği – Deniz Memelileri Araştırma Grubunun, hazırladığı rapor gözler önüne seriyor.

TÜRKİYE’DE YUNUS GÖSTERİ MERKEZLERİ

Ülkemiz şu anda bulundurduğu 11 yunus tesisi ile Avrupa'da en fazla tesise sahip ülkelerin başındadır. Bu gösteri merkezlerinde yunus gösterilerinin yanında, fotoğraf çektirme, yunusla birlikte yüzme ve yunusla terapi uygulamaları yapılmaktadır. Yunusla terapi uygulaması ülkemizdeki 6 tesiste kesin olarak uygulanmakta iken, yakın gelecekte üç tesiste daha bu uygulamanın başlatılacağı bilinmektedir. Sualtı Araştırmaları Derneği Deniz Memelileri Araştırma Grubu tarafından 2006 yılında yapılan çalışmanın yanı sıra günümüze kadar tesis ziyaretlerinden, bu sektör çalışanlarından ve tesislerin internet sitelerinden yararlanılarak tesislere ait bazı bilgiler toplanmış ve bir bilgi sistemi oluşturulmuştur. Elde edilen bu bilgilere bakıldığında tesisler arasında büyük farklar olduğu, ulusal bir standardın yakalanamamış olduğu gözlenmektedir. Deniz memelileri bireylerine ait elde edilen bilgilerle “Türkiye’de tutsak olarak yaşayan deniz memelileri bilgi sistemi” oluşturulmuştur. Türkiye’deki gösteri merkezlerinin profiline bakıldığında 8 tesisin karada yapılan özel havuzlara, 3 tesisin (Kaş, Bodrum ve Marmaris) ise deniz içerisinde askıda kalan havuzlara sahip olduğu görülmektedir. 2010 yılında Fethiye’de yeni bir tesis kurulması için girişimde bulunulmuş, fakat başarıya ulaşılamamıştır.
Bu esnada tesise taşınan iki yunus aylarca yetersiz ve sağlıkları açısından olumsuz bir yüzme havuzunda yaşatılmış, sonunda Sualtı Araştırmaları Derneği girişiminde rehabilite edilmek üzere özel hazırlanmış deniz havuzuna taşınmışlardır. Hali hazırda, Antalya ve Marmaris’te yeni tesisler kurmak üzere girişimlerin olduğu bilinmektedir.

DÜNYADA TUTSAKLIK VE GÖSTERİ MERKEZLERİNE BİR BAKIŞ

Amerika Birleşik Devletleri’nde geçtiğimiz 15 yıl içerisinde en az 13 tane yunus gösteri merkezi kapatılırken, bu süre içerisinde sadece 4 tane yeni merkez açıldı. 2005 yılı başlarında Şili, deniz memelilerinin gösteri aracı olarak kullanılmasını, bu amaçla ticaretini ve her türlü tutsaklık durumunu tamamen yasaklayarak karşı hareketi bu kadar kapsamlı başlatan ilk ülke olmuştur. Kısa bir süre sonra Kosta Rika’da deniz memelilerinin gösteri amaçlı tutsaklık altında bulundurulmasını yasaklamıştır. Yine aynı yılın Eylül ayında sadece bir adet gösteri merkezi bulunan Hollanda Antilleri de sınırları içerisinde başka gösteri merkezi açılmaması için harekete geçmiştir.

2006’da Kıbrıs Rum Kesimi, yunusla terapi amaçlı tesis kurulması için gelen talebi reddetti. Kıbrıs (ithalat), Hindistan (ithalat), Macaristan (ithalat), Arjantin (Rusya’dan ithalat), Vietnam (ihracat), Malezya (ihracat ve ithalat), Meksika (ihracat ve ithalat) canlı deniz memelisi ticaretini yasaklama kararı almıştır. Ayrıca, Meksika, Yeni Zelanda, Brezilya, Peru, Arjantin (orca türü için), Dominik Cumhuriyeti, Nikaragua Cumhuriyeti, Avustralya, Çin, Endonezya (Orcaella brevirostris türü için) , Laos (Orcaella brevirostris türü için), Malezya, Filipinler, Singapur ve Tayland kendi sularında deniz memelilerinin yakalanmasını engellemek için moratoryum çıkarmıştır. Bazı ülkelerde tutsaklık konusu ile ilgili sıkı yönetmelikler uygulanmıştır. İngiltere ve Brezilya deniz memelilerinin tutsaklık altına alınmasını ve gösteri amaçlı kullanılmasını tamamen yasaklamışken, İtalya da yunuslarla yüzme programlarına yasalarla engel olmuştur.

2008 yılının Ağustos ayında Travelife, Uluslararası Turizm Servisleri ve Avrupa Birliği’nin ortak girişimi, turizm işletmeleri için hayvanların refahını nasıl sağlayacaklarına yönelik bir el kitabı yayımlamıştır. Bu el kitabının amacı işletmelerin sürdürülebilirliğini sağlamak ve aynı zamanda hayvanların refah seviyesini arttırmak için işletmelere yol göstermektir. El kitabında yunus gösteri merkezleri için ayrı bir kısım bulunmakta ve bu hayvanları barındıran turizm işletmelerine, tesislerinde sağlamaları gereken asgari refah şartları konusunda pratik bilgiler vermektedir. Bütün bu gelişmeler tutsaklık konusunda, hayvanların refahı adına atılmış önemli adımlar olarak değerlendirilmektedir.

Bir çok aktivistin, sivil toplum kuruluşlarının, gazeteciler ve ünlülerinde desteğiyle, yunus parklarındaki yunusların kurtulmaları, bu parkların kapatılması için imza kampanyaları ve girişimlerinin yanında toplumun kabul ettiği, benimsediği sanatçılarında destek olması gerekmektedir. Son günlerde ne yazık ki sıkça gözümüze çarpan ‘Dev Dalga’ isimli klip şarkıcı Sinan AKÇIL’ın, yunus parkında gayet mutlu ve eğlenceli vakit geçirdiğini gösteriyor. Bu şekilde topluma mal olmuş veya belli bir hayran kitlesine sahip ünlülerin bu tarz toplumsal sorunlara daha fazla hassasiyet göstermekleri gerekmektedir.
İncelemiş olduğumuz Milliyet ve Hürriyet gazeteleri de konuya hassasiyetle yaklaşmaktadırlar. Örneğin:
 ’DÜNYANIN EN ACIMASIZ YUNUS PARKI’
Kaş’ın da aralarında yer aldığı Türkiye’deki 10 yunus parkın tamamının kapatılması için çeşitli faaliyetlerde bulunan Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal Başkanı Andreas Morlok, öfkeli turistlerin, Kaş’taki yunus parkının faaliyete geçtiğini kendilerine bildirdiklerini belirtti. Morlok, şöyle konuştu:
"Ziyaretçiler 5 TL karşılığında yunusları görüp fotoğraf çekebiliyor. Yunuslarla yüzmek ise 100 TL’lik ücrete tabi. Kaş’taki yunusların içerisinde bulundukları korkunç durum, yunusların ticari amaçlar için ve ticari işletme izni olmaksızın istismar edilmeleri konusunda sorumlular ve yunus parkı işletmecilerine karşı suç duyurusunda bulunacağız. Dünyanın en acımasız yunus parklarından birinin kapatılması için gereken her şeyi yapacağız."
Antalya’nın Kaş İlçesinde bulunan ve toplam olarak Türkiye’deki 10 yunus parkının kapatılması için  Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal bu işkence yuvalarının biran önce kapatılması için  faaliyete geçtiklerini belirtiyor. Yunus parklarında izinsiz olarak ticari amaçlı olarak gelen ziyaretçiler 5 TL karşılığında yunuslarla fotoğraf çektirilebilirken, yunuslarla yüzmek ise 100TL karşılığında gerçekleştirilebiliyor. İşte yunusların hayatları bu kadar ucuza satılabiliyor.
Yunus eğitmeni, Melisa Sevim’inde belirttiği üzere Yunus Parklarındaki eğitmenler yunuslara işkenceler ederek türlü gösterileri yapmaları için şiddet uygulayıp aç bırakabiliyorlar 
‘’ Dövüyordu! Bunlar oluyor: dövüyorlar, vuruyorlar. Aç bırakanlar da var. Art niyetli eğitmenler bunları yapıyor ne yazık ki. ’’ görüldüğü gibi yunuslar doğal ortamlarından alınıp bu parklara getirilmekle kalmıyor birde işkencelerle insanları eğlendirmeye zorlanıyorlar. Doğal ortamlarında çeşitli balıklarla beslenen yunuslar gösteri merkezlerinde aç bırakılarak ve gerekirse dövülerek ölü balık yemeğe alıştırılıyorlar. Bu parklarda yaptıkları hareketlerden sonra ise ödülleri ölü balık, yemek oluyor. Yunusların bu ölü balıkları yemeleri için eğitmenlerinin komut ettiği hareketleri yapmaları ve yemeği hak etmeleri gerekiyor.
Her kış Ekim ile Mart ayları arasında binlerce yunusbalığı, Japonya’nın taiji isimli ufak kasabasında yakalanıp vahşice öldürülüyor ve yunus parklarına gönderiliyorlar. Japonya’daki bu balıkçılar demir çubuklar ile yunusların sonar sistemlerini etkisiz hale getirerek vahşice yunusları avlıyorlar. Bazı yunuslara bu av sırasında yaralar veriliyor. Bunun nedeni ise yunuslar yaralanan arkadaşlarını ve yakalanan yavrularını bırakıp gitmezler. Bu katliamın son bulması için Uluslararası düzeyde  gösteriler ve protestolar yapılsa da Japonya hükümeti bu katliamı desteklemekte ve bu duruma karşı çıkanları da görmezden gelmektedir. Yunusların en büyük problemi aslında genel olarak bakıldığında Japon Hükümetinin bu umarsızca yaklaşımıdır.
Yunuslar aynı zamanda çok güçlü bir sonar sistemine sahiptirler. Sonar sistemi zaten yunus balıklarından esinlenilerek yapılmıştır. Bu sonar sistemi sayesinde yunuslar gönderdikleri ses dalgalarının yardımıyla etraflarındaki cisimleri rahatlıkla tespit edebilirler. Ancak bu sistemi yunuslar havuzlarda kullandıklarında geri dönen ses dalgaları yunusların sağlıklarının bozulmasına ve hatta intihar etmelerine dahi sebep olabilmektedir. Yunuslar halk arasında sevilen canlılardır. Pusulasını şaşıran gemilere yol gösteren, boğulmakta olan insanları sırtına alarak sahile çıkaran, birçok yunusa rastlanmıştır. Yeni Zelanda hükümeti, bu hizmetlerini göz önüne alarak yunusların avlanmasını yasaklamıştır. Yunuslar aynı zamanda bazı ülkelerce batık gemileri bulmak içinde programlanarak kullanılmaktadır. Ülkemizde ne yazık ki 11 yunus parkı bulunmaktadır. Bu tesislerde yapılan araştırmalar çerçevesinde belli bir standart’ın yakalanamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bazı ülkelerde tutsaklık konusu ile ilgili sıkı yönetmelikler uygulanmıştır. İngiltere ve Brezilya deniz memelilerinin tutsaklık altına alınmasını ve gösteri amaçlı kullanılmasını tamamen yasaklamışken, İtalya da yunuslarla yüzme programlarına yasalarla engel olmuştur.
Türkiye’de Buket UZUNER’in 21 Aralık 2012’de başlattığı kampanya 20 bin imzaya ulaşmış ve bunun üzerine Kaş Yunus Park’ı 25 Nisan 2013 tarihinde fiili olarak kapatılmıştır. Kaş Yunus Park’ı gibi diğer 10 yunus parkının da kapanması ve yunusların rehabilite edilerek doğal ortamlarına bırakılmaları gerekmektedir. Bu katliam’a ve işkencelere son verilmesi için gerekli yasaların, girişimlerin ve düzenlemelerin yapılması şarttır.


SONUÇ
Görüldüğü üzere yunuslar doğal ortamları dışında başka hiçbir park veya tesiste yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdüremezler. Yunus parklarının biran önce kapatılması ve yenilerinin açılmaması gerekmektedir. Bunun için gerekli girişimlerin biran önce yapılması ve yasal bir zemine oturtulması şarttır. Yunusların doğal ortamlarının dışında herhangi bir eğitim merkezi, tesis ve parklarda sağlıklı ve mutlu bir biçimde yaşamaları olanaksızdır. Yunuslar doğaları gereği vahşi canlılardır ve büyük denizler, okyanuslar dışında yaşamaları olanaksızdır.

Konuyla ilgili kişi veya kurumlara ulaşılamadığından röportaj gerçekleştirilememiştir. Aşağıda hazırlanan röportaj soruları ile birlikte gönderilen adresler yayınlanmıştır.

RÖPORTAJ SORULARI:

1) Yunuslar hakkında bize kısaca bilgi verebilir misiniz ?

2) Yunuslar nasıl canlılardır ? Tesis veya parklarda sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün müdür ?

3) Yunuslar Türkiye'deki tesis veya parklara hangi ülkelerden getiriliyorlar ? Getirilecek yunuslar neye göre seçiliyorlar ?

4) Eğitmen olmak için bir eğitim var mı ?

5) Türkiye'deki yunus parklarında bir standart yakalanmış durumda mı ?

6) Doğal ortamlarından ayrılan yunusların eğitimleri ortalama ne kadar zaman alıyor ?

7) Günde kaç kişi yunus parkları ve bu gibi tesisleri ortalama olarak ziyaret ediyor ?

8) Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı ?

Gönderilen ancak cevap alınamayan ve olumsuz cevap veren kurumların e-mail adresleri:

KAYNAKLAR:
http://gundem.milliyet.com.tr/yunuslarin-dislerini-sokmusler/gundem/detay/1711246/default.htm



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder