TÜRKİYE'DEKİ YUNUS PARKLARININ
İNCELENMESİ VE
MEDYANIN
KONUYA YAKLAŞIMI
ÖZET
Yunusların özellikleri ve nasıl canlılar olduklarını
tanımlamakla beraber, yunus parklarında bulunan yunusların ne gibi koşullardan
geçtiklerini irdelemek. Bunlar çerçevesinde yunus parklarının kapatılması için
başlatılan kampanyalar ve bu kampanyaların ne kadar medyada (Hürriyet-Milliyet
gazeteleri) yer aldığını sonuçları ile beraber ortaya koymak. Yunus parklarında
eğitmenlik yapan Melisa
SEVİM röportajına yer vererek parklarda yaşanan olayları birinci ağızdan
gerçeğin özüne inilecek şekilde incelemek. Türkiye’de ve dünyada yunus gösteri
merkezlerini karşılaştırmak.
ANAHTAR KELİMELER: Yunuslar, Yunus Parkları,
Özgürlük
GİRİŞ
Türkiye’deki yunus
parkları ilk olarak www.change.org isimli internet sitesinde yazar Buket
UZUNER’in ‘’ Yunuslara Özgürlük ‘’ mesajıyla başlattığı imza kampanyası ile
yankı bulmuştur. Peki Uzuner, neden böyle bir kampanya başlatmaya ihtiyaç
duymuştur ? Bunu anlamak için yunuslar hakkında kısaca bir bilgi edinmek
yerinde olacaktır.
İnsanların da dahil olduğu
dünya yaşamındaki “en zeki” canlılar olarak kabul edilen yunuslar, başta sığ
denizler olmak üzere dünya genelindeki tüm deniz ve okyanuslarda yaşamaktadır.
Yunuslar bazen tek tek, bazen çift halinde dolaşmalarına rağmen genellikle sürü
halinde dolaşırlar. Gemilerin köpüklü sularında oynaşmayı ve deniz taşıtlarına
eşlik etmeyi severler. İnsanoğluna en çok yakınlık gösteren deniz hayvanıdır.
Yunuslar, tabii bir su altı radarı sistemine sahiptir. Gözleri kapatılan bir
yunus, dipteki balıkları eliyle koymuş gibi şaşırmadan bulur. Bunun sebebi
araştırılmış, yunusların bir çeşit sinyaller yaydığı anlaşılmıştır. Sinyaller
sayesinde, deniz dibindeki balıkların yerini keşfedebilmekte oldukları
anlaşılmıştır. Yunusun yüksek frekanslı sesler çıkarıp balıkları tesirsiz hale
getirdiği sanılmaktadır. Yunusların, bilgi ve zekaları, su altında acayip
seslerle haberleşmeleri hakkında çok geniş çalışma ve araştırmalar
yapılmaktadır. Bazı ülkeler yunus balıklarını programlayarak su altındaki
yabancı gemileri veya batık gemileri bulma araştırmaları yapmaktadırlar. Yunus balığı,
halk arasında sevilen bir memelidir. Pusulasını şaşıran gemilere yol gösteren,
boğulmakta olan insanları sırtına alarak sahile çıkaran, birçok yunusa
rastlanmıştır. Yeni Zelanda hükümeti, bu hizmetlerini göz önüne alarak yunusların
avlanmasını yasaklamıştır. Yunuslar, Yaralandığında veya yavrusu yakalandığında
insan gibi inleme sesleri çıkarmaktadır. Sadece bu kısa bilgilerden yola çıkılarak bile
yunusların ne kadar hassas canlılar oldukları anlamak güç olmayacaktır.
Yunuslar başlarının
önündeki özel bir organdan saniyede 200.000
titreşime sahip ses dalgaları yollarlar. Bu titreşimlerin yardımıyla
sadece yollarındaki engelleri hissetmekle kalmaz aynı zamanda, yankının
özelliklerinden söz konusu cismin yönünü, uzaklığını, hızını, büyüklüğünü ve
şeklini de ayrıntılarıyla hesaplayabilirler. Sonarın çalışma prensibi
yunusların bu algısıyla aynıdır. Peki bu kadar hasas ses dalgalarına sahip
yunuslar, doğal ortamlarından ayrılıp havuzlarda nasıl bir durumla karşı
karşıya kalıyorlar ? Bunun cevabını
Buken UZUNER, şu şekilde veriyor: ‘’ Yunuslar, gelişmiş benlik
duygusuna sahip, özgürlüğüne düşkün, çok zeki ve güçlü hayvanlardır; bu yüzden
intihar etmeye karar vermedikçe kolay kolay ölmezler. Ancak intihar etmeye
karar veren bir yunusu kimse kurtaramaz! Su romanını yazarken, yunuslarla çalışan veteriner,
çevreci ve biyologlardan öğrendiklerim arasında beni en çok bu bilgi etkiledi.
Çevrelerine gönderdikleri ses dalgaları ve onların yansımasıyla hareket eden
yunuslar için “ses dalgalarıyla görüyorlar” demek yanlış olmaz. “Yunus
parklarında” ölen yunusların sadece özgürlüklerini kaybettikleri için değil,
aynı zamanda o havuzlarda oluşan yoğun ses dalgalarının yarattığı gürültüden
çıldırıp intihar ettiklerini böylece öğrendim. Kısacası, yunus parkları, yunuslar için birer işkence kampıdır ve
kapatılmalıdır. Kesinlikle, yenileri açılmamalıdır. ‘’ şeklinde düşüncelerini dile getiriyor.
Bu bilgilerden yola çıkılarak yunus parklarındaki
yunuslar, ne kadar iyi şartlar altında olurlarsa olsunlar, ne kadar iyi eğitmenler eşliğinde eğitilirse
eğitilsinler, ne kadar iyi beslenmelerine bakımlarına önem verilirse verilsin,
yapıları ve özellikleri gereği havuzlar da parklar da tutulmaları, onların
insanların bir iki saatlik eğlenceleri için yaşamları hiçe sayılarak, doğal
yaşam ortamlarından alınıp tutsak edilmeleri çeşitli eğitmenlerin insafına
bırakılarak türlü hareketler yapmaya zorlanmaları insanlık dışı bir olaydır.
Konuyla ilgili, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin 31
Mayıs 2012 - 20 Mayıs 2013
tarihlerinde ne sıklıkla ve nasıl konuya yer verdiklerinin aşağıdaki
gibidir.
Hürriyet
Gazetesi
YUNUSLARA
ÖZGÜRLÜK (19 Ocak 2013)
Terakki Vakfı
İlköğretim Okulu öğrencileri, sömestr tatiline girmeden önce okul çapında bir
kampanya başlattı.
Deniz memelilerini “yunus parklarında
esaret altında değil, denizlerde özgürce yüzerken” görmek istediklerini
vurgulayan öğrencilere, öğretmenleri ve okul müdürü de destek verdi.
Her yıl 4 Ekim Hayvanları Koruma Haftası’nda ‘Dostlarımız’ adlı bir proje yapan Terakki Vakfı Okulları, bu kez de yunus gösteri ve terapi merkezlerinde ticari amaçlarla esaret altında tutulan deniz memelileri için kapsamlı bir çalışma başlattı. Öğretmenlerinin ve okul müdürünün desteğini arkalarına alan dördüncü sınıf öğrencileri, 3 Aralık’tan beri okul çapında kampanya yürütüyor. Eyüp’teki yunus parkının kapatılması için İBB’ye kendi el yazılarıyla dilekçe yazan öğrenciler, mektuplarını yunus çizimleriyle renklendirdi. Dilekçere ek olarak okul çapında imza toplayan öğrenciler imzalarını, Yunuslara Özgürlük Platformu’nun The Cove belgeselinin yaratıcısı Richard O’Barry ile ortaklaşa hazırladığı, çeşitli sanatçıların da destek verdiği imza kampanyasıyla birleştirecek ve Başbakanlık başta olmak üzere ilgili bakanlık birimlerine gönderecek.
Her yıl 4 Ekim Hayvanları Koruma Haftası’nda ‘Dostlarımız’ adlı bir proje yapan Terakki Vakfı Okulları, bu kez de yunus gösteri ve terapi merkezlerinde ticari amaçlarla esaret altında tutulan deniz memelileri için kapsamlı bir çalışma başlattı. Öğretmenlerinin ve okul müdürünün desteğini arkalarına alan dördüncü sınıf öğrencileri, 3 Aralık’tan beri okul çapında kampanya yürütüyor. Eyüp’teki yunus parkının kapatılması için İBB’ye kendi el yazılarıyla dilekçe yazan öğrenciler, mektuplarını yunus çizimleriyle renklendirdi. Dilekçere ek olarak okul çapında imza toplayan öğrenciler imzalarını, Yunuslara Özgürlük Platformu’nun The Cove belgeselinin yaratıcısı Richard O’Barry ile ortaklaşa hazırladığı, çeşitli sanatçıların da destek verdiği imza kampanyasıyla birleştirecek ve Başbakanlık başta olmak üzere ilgili bakanlık birimlerine gönderecek.
FLIPPER’DAN KAŞ YUNUS PARKI’NA
4 Ekim Hayvanları Koruma Haftası’nda
düzenledikleri ‘Dostlarımız’ adlı projede belgesel yapımcısı Savaş Karakaş’ın
İZ TV’de yayınlanan ‘Flipper’ı Kurtarmak’ belgeselini öğrencilerine izleten
Yaratıcı Drama Öğretmenleri bu duyarlılığa herkesi davet ediyor. Projenin
yaratıcısı Hafize Güner, “Savaş Karakaş’ın belgeselini izleyen öğrencilerimizin
aklına ilk gelen okulda büyük bir imza kampanyası başlatıp yunuslara destek
olmaktı. Biz de, ilk etapta, hakkındaki gelişmeleri takip ettiğimiz Kaş Yunus
Parkı’nın ruhsat almasına engel olmak ve yeni yunus parklarının açılmamasını
talep etmek için Yunuslara Özgürlük Platformu’nun web sitesindeki imza metnini
kullanmaya karar verdik” dedi. İmza kampanyasında öğrencilere rehberlik eden
Burçak Güney ise, “Çocuklar hepimizden daha duyarlılar; empati kurabiliyor,
kendilerini tutsak yunusların yerine koyabiliyorlar. Öğrencilerimiz, onlardan
gizlenen gerçekleri öğrendikten sonra acı çeken, doğal yaşam ortamlarından ve
ailelerinden koparılan hayvanları izlemek istemiyorlar. Biz öğretmenler olarak,
özgürlüğe inanan ve insanlarla birlikte diğer canlıların da hakkını savunabilen
bireyler yetiştirmenin öneminin farkındayız” dedi.
OKULDA RENGARENK ÇİZİM VE PANKARTLAR
2011’de yine Hayvanları Koruma
Haftası’ndaki etkinlikler çerçevesinde yaratıcı drama öğretmenleri önderliğinde
okul sınırları içinde küçük çaplı bir yürüyüş düzenleyen dördüncü sınıf
öğrencileri, kendi aralarında ‘yunus elçileri’ seçmiş, alt sınıflardaki öğrencileri
bilgilendirmek amacıyla kendi çizimleri ve el yazılarıyla renkli pankartlar
hazırlamışlardı. “Yunuslar bizim oyuncağımız değil”, “Biz yunusları severiz,
özgürlüklerini isteriz” gibi sloganlarla donattıkları pankartlarını,
fotoğraflarıyla birlikte Yunuslara Özgürlük Platformu’nun ‘Yunus Parkları
Kapatılsın’ adlı Facebook sayfasında paylaşmış, sosyal ağlar yoluyla
mesajlarını daha geniş kitlelere ulaştırmışlardı.
YUNUSLARIN DİŞLERİNİ
SÖKTÜLER (20 MAYIS 2013)
ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde kapatılan yunus
parkından Kemer’deki bir gösteri merkezine taşınan Afalina türü iki yunusun
takibini sürdüren Yunuslara Özgürlük Platformu, iki memelinin son derece
sağlıksız olduğu, dişlerinin söküldüğü, vücutlarında derin yara izleri olduğu
gerekçesiyle Başbakanlık ve ilgili tüm kurumlara şikayette bulundu.
Kaş İlçesi’nde iki kez ruhsatsız müşteri kabul
eden, dilekçeler ve imza kampanyalarıyla uluslararası düzeyde boykotlara konu
olan Kaş Yunus Parkı’nın belediye tarafından kapatılması sonrası, Afalina türü
iki yunus, Kemer İlçesi’ndeki Moonlight Dolphinarium’a nakledildi. Yunuslara
Özgürlük Platformu üyeleri, Kemer’de fotoğrafladıkları iki yunusun dişlerinin
söküldüğü ve vücutlarında yara izleri olduğu şikayetleri ve acilen sağlık taramasından geçirilmeleri için yeni bir kampanya başlattı.
YUNUSLAR İÇİN 20 BİN İMZA (8
NİSAN 2013)
YAZAR Buket Uzuner’in, Antalya’nın Kaş
ilçesindeki yunus parkının kapatılması için başlattığı imza kampanyasına, 20
bin kişi destek verdi.
Uzuner, parkın tamamen kapatılması ve içeride
tutulan yunusların rehabilite edilerek özgürlüklerine kavuşturulması için
topladığı imzaları, bugün Kaş Belediye Başkanı Abdullah Gültekin’e
sunacak. Parklardaki yunusların havuzlarda oluşan yoğun ses dalgasının
yarattığı gürültüden çıldırıp intihar ettiklerini iddia eden Uzuner şunları
söyledi: “Kaş’taki yunus parkında tutsak Tom ve Misha adlı yunusların, pek çok
sivil toplum kuruluşunun girişimiyle, rehabilite edilip, özgürlüklerine
kavuştuğunu duyduğumuzda çok sevinmiştik. Tom ve Misha, sizler sayesinde
denizlerde özgür yüzüyor. Ancak Kaş’taki deniz kafesinin içine gizlice dört
yunus daha getirildi. Kaş Belediye Başkanı sayın Abdullah Gültekin, yunusların
belediyeden habersiz getirildiğini, çalışma ruhsatı için henüz kimsenin
belediyeye başvurmadığını açıkladı. Fakat kimseye bir yaptırım uygulanmadı.
Halbuki Almanya’dan yunus ve balina koruma kuruluşu Pro-Wal ve Türkiye’den
Yunuslara Özgürlük Platformu’nun ortak çabaları sonucunda Belediye Başkanı
sayın Gültekin, Kaş’ta bir daha yunus parkı açılmayacağına söz vermişti.
Şimdi bu sözünü tutmasını istiyoruz.”
Milliyet
Gazetesi
Kaş'taki
yunus parkı mühürlendi (31 Mayıs 2012)
ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde, uzun süredir açılış hazırlıkları süren ’Kaş
Yunus Park’, ruhsat almadan ziyaretçi kabul etmeye başlayınca Kaş Belediyesi
Zabıta Müdürlüğü’nce mühürlendi.
Kaş
Belediye Başkan Yardımcısı Birol Engin, yunusların bulunduğu alanın Hazine’den
kiralandığını, işletme
ruhsatı almak
için şimdiye kadar Kaş Belediyesi’ne herhangi bir başvuruda bulunulmadığını
belirtti. Birol Engin, Yunus Park’ta geçen haftaya kadar herhangi bir ticari
faaliyet bulunulmadığını, ancak son bir haftadır çok sık ihbarlar ve şikayet
mektupları aldıklarını bildirdi. Engin, işletme ruhsatı olmadığı halde bir
haftadan beri ziyaretçilerden 5 TL giriş ücreti alındığı ve 100 TL karşılığında
yunuslarla 10 dakikalık yüzme seansları düzenlendiği, platformdan yunuslara yem
vermek ve yunusları sevmek içinse 40 TL ücret tarifesi belirlendiği yolunda
şikayetler geldiğini anlattı. Engin, "Bu rakamları bize ihbar ve şikayette
bulunan İngiliz turistten öğrendik. Bunun üzerine belediyemize bağlı zabıta
ekiplerini, olay yerine gönderdik, zabıt tutuldu, inceleme yapıldı İnceleme ve
tutanak doğrultusunda Yunus Park’ı mühürleyerek, faaliyetini durdurduk"
dedi.
’DÜNYANIN EN ACIMASIZ YUNUS PARKI’
Kaş’ın
da aralarında yer aldığı Türkiye’deki 10 yunus parkın tamamının kapatılması için çeşitli
faaliyetlerde bulunan Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal Başkanı
Andreas Morlok, öfkeli turistlerin, Kaş’taki yunus parkının faaliyete geçtiğini
kendilerine bildirdiklerini belirtti. Morlok, şöyle konuştu:
"Ziyaretçiler
5 TL karşılığında yunusları görüp fotoğraf çekebiliyor. Yunuslarla yüzmek ise 100
TL’lik ücrete tabi. Kaş’taki yunusların içerisinde bulundukları korkunç durum,
yunusların ticari amaçlar için ve ticari işletme izni olmaksızın istismar
edilmeleri konusunda sorumlular ve yunus parkı işletmecilerine karşı suç
duyurusunda bulunacağız. Dünyanın en acımasız yunus parklarından birinin
kapatılması için gereken her şeyi yapacağız."
Yunus
Guantanamo’su: KAŞ (21 Haziran 2012)
Yunuslara
Özgürlük Platformu Kaş Yunus Park’ta bulunan tutsak yunusların sağlık durumlarının
endişe verici boyutlara ulaştığını bildirdi.
Yunuslara Özgürlük Platformu’ndan yapılan açıklamada, “Kaş
Yunus Park”ta bulunan tutsak yunusların, sağlık durumlarının endişe verici
boyutlara ulaştığı bildirildi.
Ruhsatsız şekilde ziyaretçi kabul ettiği için 28 Mayıs’ta Kaş Belediyesi tarafından mühürlenen “Kaş Yunus Park”taki yunusların durumunun gittikçe kötüye gittiğini gören duyarlı vatandaşlar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na 100’ü aşkın “ıslak imzalı” dilekçe gönderdi. Vatandaşlar deniz memelisi uzmanlarından ve yetkili veterinerlerden oluşturulacak bir ekibin en yakın zamanda sağlık kontrolü için görevlendirilmesini talep etti.
Ruhsatsız şekilde ziyaretçi kabul ettiği için 28 Mayıs’ta Kaş Belediyesi tarafından mühürlenen “Kaş Yunus Park”taki yunusların durumunun gittikçe kötüye gittiğini gören duyarlı vatandaşlar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na 100’ü aşkın “ıslak imzalı” dilekçe gönderdi. Vatandaşlar deniz memelisi uzmanlarından ve yetkili veterinerlerden oluşturulacak bir ekibin en yakın zamanda sağlık kontrolü için görevlendirilmesini talep etti.
‘Kimse içeri giremiyor’
Yunuslara Özgürlük Platformu sözcüsü Derya Özkan, ruhsat almadan ziyaretçi kabul etmeye başladığı için, Kaş Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nce mühürlenen yunus parkına, yaklaşık iki haftadır personel dışında kimsenin girmesine izin verilmediğinden, yunusların sağlık durumlarının meçhul olduğunu belirtti. Özkan, bugüne kadar yunusların sağlık durumlarıyla ilgili hiçbir bilgi alamayan duyarlı vatandaşların da, yunusların bakımının ihmal edildiğinden ve sağlık durumlarının gittikçe kötüye gittiğinden endişe duyduklarını dile getirdi. Özkan şöyle dedi: “Biz de, Kaş, İstanbul, Fethiye ve diğer illerdeki duyarlı vatandaşlarla birlikte yunusların sağlık kontrollerinin acilen yapılarak çok geç olmadan yunuslara el konulmasını ve koruma altına alınmasını talep ediyoruz.”
Yunuslara Özgürlük Platformu sözcüsü Derya Özkan, ruhsat almadan ziyaretçi kabul etmeye başladığı için, Kaş Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nce mühürlenen yunus parkına, yaklaşık iki haftadır personel dışında kimsenin girmesine izin verilmediğinden, yunusların sağlık durumlarının meçhul olduğunu belirtti. Özkan, bugüne kadar yunusların sağlık durumlarıyla ilgili hiçbir bilgi alamayan duyarlı vatandaşların da, yunusların bakımının ihmal edildiğinden ve sağlık durumlarının gittikçe kötüye gittiğinden endişe duyduklarını dile getirdi. Özkan şöyle dedi: “Biz de, Kaş, İstanbul, Fethiye ve diğer illerdeki duyarlı vatandaşlarla birlikte yunusların sağlık kontrollerinin acilen yapılarak çok geç olmadan yunuslara el konulmasını ve koruma altına alınmasını talep ediyoruz.”
Yunus parkında işkence iddiası (20 kasım 2012)
Antalya’nın Kaş
ilçesinde ruhsatsız olmasına rağmen müşteri kabul ettiği için 28 Mayıs 2012’de
Zabıta Müdürlüğü tarafından mühürlenen Kaş Yunus Parkı’nın, yeniden müşteri
kabul etmeye ve para karşılığında ziyaretçilerin yunuslarla yüzmesine izin
verdiği iddia edildi.
Yunuslara Özgürlük Platformu ile Alman Yunus ve Balina Koruma
Kuruluşu ProWal, çekilen fotoğraflarla birlikte Kaş Belediyesi’ne başvurup
şikâyetçi oldu. Kaş Belediye Başkan Yardımcısı Birol Engin, “İki Alman turist,
Yunusların bakıcısına bir miktar para verip, yunusların fotoğrafını çekmiş. Bu
fotoğrafları kanıt göstererek, Yunus Park’ın faaliyette olduğunu ve para
karşılığı müşteri aldığını iddia ettiler. Yaptığımız incelemede bunun münferit
bir olay olduğunu saptadık” dedi.
Yunusların
dişlerini sökmüşler (20 Mayıs 2013)
ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde kapatılan
yunus parkından Kemer’deki bir gösteri merkezine taşınan Afalina türü iki
yunusun takibini sürdüren Yunuslara Özgürlük Platformu, iki memelinin son
derece sağlıksız olduğu, dişlerinin söküldüğü, vücutlarında derin yara izleri
olduğu gerekçesiyle Başbakanlık ve ilgili tüm kurumlara şikayette bulundu.
Kaş İlçesi’nde iki kez ruhsatsız müşteri kabul eden,
dilekçeler ve imza kampanyalarıyla uluslararası düzeyde boykotlara konu olan
Kaş Yunus Parkı’nın belediye tarafından kapatılması sonrası, Afalina türü iki
yunus, Kemer İlçesi’ndeki Moonlight Dolphinarium’a nakledildi. Yunuslara Özgürlük Platformu
üyeleri, Kemer’de fotoğrafladıkları iki yunusun dişlerinin söküldüğü ve
vücutlarında yara izleri olduğu şikayetleri ve acilen sağlık taramasından
geçirilmeleri için yeni birkampanya başlattı.
Platform
üyeleri, Başbakanlık başta olmak üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Orman
ve Su İşleri Bakanlığı, Antalya Valiliği, Kaş ve Kemer’in kaymakamlık ve
belediyelerine yunusların son durumlarını gösteren fotoğraflarla birlikte birer
mektup gönderdi.
Kemer’e
taşınan iki yunusun son derece sağlıksız ve aşırı zayıf olduğu, dişlerinin
törpülenmiş veya söküldüğünün tahmin edildiği, vücutlarındaki derin yara izleri
ve alt çene ucunda açık yaralar bulunduğu, sağlık kontrollerinin konusunda uzman veterinerlerce zaman kaybetmeden
yapılması gerektiği kaydedildi.
RÖPORTAJ
Yunus eğitmenliği nedir? Bize biraz
anlatır mısın?
Yunus eğitmenleri, çoğu
zaman daha yakalama aşamasında yunusların hayatına girer. Yakalamada destek ve
yardım amaçlı bulunurlar. Ardından havuzlara getirilen yunusları önce ölü balık
yemeye, daha sonra da insanlarla iletişim kurmaya alıştırırlar. Onların tüm
bakımını üstlenerek, onları şov ya da terapi gibi programlar için eğitmeye
başlarlar. En çok Meksika, daha sonra Rusya, Ukrayna ve İspanya’dan
insanlar vardır bu sektörde.
Yunus eğitmenliğinin bir okulu var mı
peki? Kim, nasıl eğitmen olabiliyor?
California’da “Moorpark
College's Exotic Animal Training and Management (EATM)” isimli iki yıllık bir
program var. Fakat bu, yunus eğitmenliğini tam olarak karşılamıyor. Meksika’da
“ABC Animal Training” adında bir kurum var. Onlar 1 haftalık, bazen bir 1 aylık
kurslar açabiliyorlar. Ama daha çok tecrübe ile öğrenilen ve diploma yerine
referanslarla hareket edilen bir iş.
Bu işi seçme nedenin neydi? Nasıl bir
tecrübe oldu senin için?
Çocukluğumdan beri deniz
memelileri ile bir arada olmayı ve onlarla çalışmayı hayal ettim. Daha böyle
bir meslek ortada yokken bile, ben bunun hayalini kuruyordum. Yunus eğitmenliği
yaptığım dönemde bunu mesai saatleri dahilinde yapılan bir iş olarak görmedim.
Sabahın erken saatlerinden gecenin bir vaktine kadar yunusları izleyerek, iyi
olup olup olmadıklarını kontrol ederek, onlarla ilgilenerek geçirdim
vaktimi. Fakat daha sonra dayanamadığım, kaldıramadığım şeylere şahit
oldum ve “yeter” diyerek deniz memelileri ile daha farklı bir yolla ilgilenmeye
karar verdim.
Bırakma nedenin neydi tam olarak?
Yunus ölümlerine şahit oldum
ve kaldıramadığım bir çaresizlik hissetmeye başladım. Onları kurtaramamış
olmaya tahammül edemedim. Başka seçenekleri değerlendirmeye, onlar için
daha fazlasını yapmaya, onları korumak için çaba harcamaya karar verdim.
Yaşadıkların rotanı epey değiştirmene
neden oldu sanırım. Şimdi ne yapıyorsun?
Şimdi gönüllü olarak Deniz
Memelileri Araştırma Grubu (SAD-DEMAG) ile çalışıyorum. Hatta geçtiğimiz
günlerde “Havuz Tutsakları Yunuslar” raporumuzu yayımladık.
Eğitmenlik konusuna geri
dönersek, yunusların ölü balık yemeye alışması, eğitilmesi, gösteri yapması...
Tüm bunlar ne kadar vakit alıyor?
Ben yeni yakalanmış bir
yunusu bizzat eğitmedim ama 2 ay içinde ölü balığa alışmış ve eğitime hazır
hale geldikleri bilinir bu sektörde. Basit bir şovun çıkarılabilmesi için
6 ay civarında bir süreye ihtiyaç var. Bu süreler eğitmenlere bağlı olarak da
değişir. Eğitmenler işlerinde deneyimli değilse, bu süreler daha da uzayabilir.
Fakat özellikle Japonya – Taiji’den gelen yunuslar, fiziksel ve zihinsel
travmaları yüzünden daha uzun sürede uyum sağlıyorlar.
ŞİDDETE MARUZ KALAN YUNUSLAR
Eğitimi reddeden yunuslara
daha mı az yemek verilir, daha mı sert davranılır? Bu süreç tam olarak nasıl
işliyor?
Bu tamamen eğitmene bağlı.
Eğitmenlik deneyimim sırasında aşık olduğum, çok güçlü bir bağ kurduğum bir
yunus vardı. 17 yaşındaydı, diğer yunuslara göre yaşlıydı diyebiliriz. Yunus
terapisi yapılan havuzda çok sıkılıp havuzun diğer tarafına çekip gidiyordu. Ne
yemeği, ne de komutları umursuyordu. Onun eğitmeni olmayan tecrübeli bir
eğitmen vardı uyum sağladığı, ama onunla farklı havuzlardalardı. Bu yunus,
onunla kurduğum o özel bağ, gösterdiğim incelik ve sabır sayesinde beni
dinliyordu. Bu benim tarzımdı. Fakat daha sonra bir eğitmenin bir yunusa
şiddet uygularken yakalanışına da şahit oldum. Yani her iki tipte de eğitmen
var. Bu işi para için yapan çok fazla eğitmen var ve hayvanlara büyük eziyetler
ediyorlar. Özellikle Rusya’dan gelen eğitmenler genellikle en sert davrananlar
olur.
Şiddet uygulamak derken, tam
olarak ne yapıyordu yunusa?
Dövüyordu! Bunlar oluyor:
dövüyorlar, vuruyorlar. Aç bırakanlar da var. Art niyetli eğitmenler bunları
yapıyor ne yazık ki. İyi niyetli olanlar ise, en baştan başlamayı ve o eğitimi
tekrar etmeyi seçer, eğitimi oyunlarla renklendirmeye çalışır. Çünkü tahmin
edersiniz, yunuslar bundan çok sıkılıyor.
Dayak da esaretin bir
gerçeği diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Ne yazık ki...
Yunuslar, onları gerçekten sevmeyen, bu işi sadece para için yapan eğitmenlerin
eline düştüklerinde şiddete maruz kalıyorlar, dövülüyorlar.
Yunuslar aç bırakılıyor mu
peki?
Bu da yine kişiye göre
değişiyor. İyi bir eğitmen, yunus istenileni yapmasa da aç kalmaması için basit
bir hareket yaptırıp ödülünü verir yunusa. Kötü eğitmen ise aç bırakır.
Yunus terapisi hakkında ne
düşünüyorsun? Hiç bulundun mu terapi seanslarında?
Evet terapi havuzunda
çalıştım. Bir etki göremediği için 2., 3. seansta ayrılan çocuk ve aileler
gördüm ama olumlu sonuçlar alan çocuklara da rastladım. Bilimsel açıklamasının
ne olduğunu ben de bilmiyorum; suyun iyileştirici-nötrleyici etkisinden söz
ediliyor. Belki de açıklaması budur.
ÇOCUKLARI SEVMEYEN, SİNİRDEN
BİRBİRİNİ YARALAYAN TEHLİKELİ YUNUSLAR VAR
Esaret altındaki bir yunusun
hayatı nasıldır?
Kendi türünden olmayan
canlılarla yaşamaya çalışmakla boğuşuyorlar. Çiftleşme dönemlerinde özellikle
erkek yunuslar –dişilerle farklı havuzlarda oldukları için- inanılmaz sinirli
ve gergin olur. Çok küçük bir yerlerdeler. Havuzlardan dolayı sonar sistemleri
bozuluyor. Hayvanların insanlara bağımlı hale getirildiği ve gerçekten
“bitirildiği” bir ortam esaret. Yine de zaman zaman eğlenmeye çalışıyorlar,
oyuncakları ile can sıkıntılarını gidermeye çalışıyorlar çünkü çok sıkılıyorlar!
Aralarında oldukça sert kavgalar çıkabiliyor. Bir yunusun, bir diğerinin
yüzgecini parçaladığını bile biliyorum. Bunlar, insanların hiç bilmediği
şeyler. Oysa ki, yunusların esaret altındaki hayatı sadece şovlarda göründüğü
kadar değil.
NEREDEYSE ÖLÜYORDUM!
Esaret altında agresifleşen
yunus ve balinaların eğitmenlerine zarar verebildiğini biliyoruz. Sen hiç böyle
bir şey yaşadın mı?
Evet, bir keresinde ben de
neredeyse ölüyordum! Çocukları gerçekten hiç ama hiç sevmeyen bir yunusla
çalışıyordum. Bir keresinde 4 çocukla birlikte o yunusun olduğu
havuzdaydım. Yunus çocuklardan rahatsız oldu ve havuzun diğer tarafından
üzerime öyle bir atladı ki, 200-250 kiloluk hayvan kafama inecekti neredeyse!
Neyse ki, tam yanıma denk geldi. Çocukları oradan hiç tedirgin etmeden
kaçırdığımı ve oyaladığımı hatırlıyorum. O yunus o sırada yüzme programına
dahil olmadığı ve hiçbir komut almadığı halde bunu yaptı. Bu gibi tehlikeler
kesinlikle azımsanamayacak kadar fazla. İlgilenenlere internette küçük bir
araştırma yapmalarını ve videoları izlemelerini tavsiye ederim. Bu tepkilerin
pekçok nedeni olabilir: esaret, aç bırakılma, sinirlendirme... Bir yunusu
sinirlendirmek istemezsiniz!
Neler yaparlar
sinirlendiklerinde?
Yunuslarla ilk yüzme
tecrübemi gerçekten çok mutsuz ve sinirli yunuslarla yapmıştım. Yaptıkları
şeyden o kadar nefret ediyorlardı ki! Önce onlarla yüzdüm. Yüzmenin ardından
eğitmen yunusa ödül olarak yemeğini verdi ve yüzme seansı bitti. Ben o zamanlar
bunu bilmediğim için yunusla yüzmeye devam etmeye çalıştım ve onunla birlikte
daldım. İşte o an beni sırtından silkti ve kuyruğuyla uzaklaştırdı; kendi
yöntemiyle vurdu da diyebiliriz. Yani bana, “Ben yapmam gerekeni yaptım, sen
niye hala benim peşimdesin?” dedi.
İNSANLARI TAŞIMAKTAN
YÜZGEÇLERİ EĞRİLİYOR
Peki, yunuslarla yüzmenin
yunuslar açısından tehlikeleri nedir?
Bir kere en büyük yanlış,
yunusların sırt yüzgecinden tutulması ve o yüzgece tutunarak yüzülmesi. Sırt
yüzgeci kıkırdaktan oluşur, göğüs yüzgeci gibi kemikten oluşmaz. 2005 yılında
benimle yüzmek istemeyen yunus şu an İstanbul’da ve sırt yüzgeci artık tamamen
eğrilmiş durumda.
Yunus parklarındaki dişi
yunusların çoğunlukla ölü doğum yaptığı biliniyor. Bunun nedeni nedir?
Hayvanların hamileyken de
şovlara devam ettirilmesi. “Beaching” dediğimiz bir hareket var. Yunuslar
havuzun kenarındaki platforma atlayarak, kuyruklarını dik bir biçimde
kaldırarak dururlar. Bu direkt karındaki bebeğin ölmesine neden oluyor. Dişi
yunuslar doğal ortamlarında doğum sırasında sürekli yüzerler, esarette ise
havuzlar onlara küçük gelir. Gerekli vajinal açıklığı sağlayamayan bir yunusun,
yavrusunun doğum sırasında sıkışıp boğulması da mümkün. Bir de, çoğu parkta
uzman veteriner bulunmaması da bu gibi şeylere neden oluyor. Bunun nedeni de,
uzman veterinerlerin çoğunun yurtdışında olması ve işletmelerin de “masraflı”
bulduğu için yurtdışından veteriner getirtmeye yanaşmaması.
Biz yunuslarla empati
kurabiliyoruz. Peki ya, yüzme seanslarına gelenler… Onlar farkına varıyorlar mı
esaretin etkilerinin?
O sırada hayır, çok mutlu
gelip çok mutlu ayrılıyorlar genellikle.
Bir zamanlar yunus eğitmeni
olmanız ve ardından bu esareti tamamen reddederek özgürükçü/aktivist bir tavır
benimsemeniz The Cove’un yaratıcısı Richard O’Barry’i hatırlatıyor.
Hikâyeleriniz çok benzer. Ric O’Barry hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onu takdir ediyorum. Zaten
kendisiyle irtibata da geçtim. Ülkemdeki insanları bilinçlendirmek istediğimi,
bir video hazırladığımı, The Cove’daki görüntülerden yararlanıp
yararlanamayacağımı sordum. Bana hemen yanıt verdi, fotoğraflar için de hemen
izin verdi. Ben de videoyu tamamladıktan sonra kendisine yolladım ve çok
beğendi.
“BANA NE” DİYENLER DE VAR
Son bir sene içinde bu sektörün tüm gizli
yönlerinin gözler önüne serilmesi, eğitmenleri nasıl etkiledi? Herkes senin
gibi tepkili mi, yoksa duyarsız kalabilenler de var mı?
Bu işi bırakmak isteyen ama maddi
problemleri yüzünden şu an bırakamayanlar var. Birkaç yıl içinde
bırakacaklarına eminim. Bazıları ise çok farklı, “İyi bir iş yapıyorum,
hayvanlarla çalışıyorum, havalı fotoğraflar çektirip kızları/oğlanları
tavlıyorum, gerisinden bana ne?” diyen de var maalesef.
Yaşamının geri kalanında yunuslarla veya
deniz memelileriyle ilgili planların neler?
Öncelikle, ben artık bu canlılarla ilgili
ticari hiçbir şeyin içinde bulunmak, yani onlardan para kazanmak istemiyorum.
Gönüllü çalışmalar yapmak istiyorum. Bu yüzden mesleki kariyerime farklı bir
yön çizeceğim, başka bir iş yapacağım. Fakat tüm deniz memelileri için gönüllü
olarak farklı projelerde yer almaya devam edeceğim.
Senin gibi yunuslarla birlikte olmanın
hayalini kurup, deniz memelisi eğitmeni olmak isteyenlere bir mesajın var mı?
Onları eğitip tutsaklığa alıştırmak
yerine, onları iyileştirip özgürleştirebilecekleri rehabilitasyon merkezlerine
katılmayı denesinler derim.
Sence yunuslar gülümsüyor mu Melisa?
Bunu hazırladığım videoda çok iyi
anlatabildiğime inanıyorum: Herkes, hep gülümsediklerini sanıyor ama
öldüklerinde de o gülümseme hâlâorada duruyor.
Son olarak neler söylemek
istersin?
Bu sektör, insanlar rağbet
gösterdiği için var. İnsanlar gitmediğinde, bu dolfinaryumlar (yunus parkları)
para kazanamayacak ve zaten kaçınılmaz bir şekilde kapanacaklar. Ama önce
bilinçlenmek ve bilinçlendirmek gerekiyor. Dolfinaryuma gitmesinler ve
çevrelerini bilinçlendirsinler.
Peki yazar Buket UZUNER’in başlattığı kampanya yunus parklarının
tamamının en azından ülkemizde bulunanların kapanmasına yeterli olacak mı ?
Bilindiği üzere Uzuner’in kampanyası, ‘Kaş yunus parkı derhal kapatılsın ve
yunuslar özgür bırakılsın’’ sloganı ile başlatılmış ve belirli girişimlerden
sonra Antalya da bulunan Kaş yunus parkı kapatılmıştır. Peki, Türkiyede sadece
Kaş yunus parkı mı var ? yoksa başka yunus parkları da var mı ?
Bu soruların cevabını 2010 yılında Sualtı Araştırmaları Derneği – Deniz
Memelileri Araştırma Grubunun, hazırladığı rapor gözler önüne seriyor.
TÜRKİYE’DE YUNUS GÖSTERİ MERKEZLERİ
Ülkemiz şu anda bulundurduğu 11 yunus tesisi ile Avrupa'da en fazla
tesise sahip ülkelerin başındadır. Bu gösteri merkezlerinde yunus
gösterilerinin yanında, fotoğraf çektirme, yunusla birlikte yüzme ve yunusla
terapi uygulamaları yapılmaktadır. Yunusla terapi uygulaması ülkemizdeki 6
tesiste kesin olarak uygulanmakta iken, yakın gelecekte üç tesiste daha bu
uygulamanın başlatılacağı bilinmektedir. Sualtı Araştırmaları Derneği Deniz
Memelileri Araştırma Grubu tarafından 2006 yılında yapılan çalışmanın yanı sıra
günümüze kadar tesis ziyaretlerinden, bu sektör çalışanlarından ve tesislerin
internet sitelerinden yararlanılarak tesislere ait bazı bilgiler toplanmış ve
bir bilgi sistemi oluşturulmuştur. Elde edilen bu bilgilere bakıldığında tesisler arasında büyük farklar
olduğu, ulusal bir standardın yakalanamamış olduğu gözlenmektedir. Deniz
memelileri bireylerine ait elde edilen bilgilerle “Türkiye’de tutsak olarak
yaşayan deniz memelileri bilgi sistemi” oluşturulmuştur. Türkiye’deki gösteri
merkezlerinin profiline bakıldığında 8 tesisin karada yapılan özel havuzlara, 3
tesisin (Kaş, Bodrum ve Marmaris) ise deniz içerisinde askıda kalan havuzlara
sahip olduğu görülmektedir. 2010 yılında Fethiye’de yeni bir tesis kurulması
için girişimde bulunulmuş, fakat başarıya ulaşılamamıştır.
Bu esnada tesise taşınan iki yunus aylarca yetersiz ve
sağlıkları açısından olumsuz bir yüzme havuzunda yaşatılmış, sonunda Sualtı
Araştırmaları Derneği girişiminde rehabilite edilmek üzere özel hazırlanmış
deniz havuzuna taşınmışlardır. Hali hazırda, Antalya ve Marmaris’te yeni
tesisler kurmak üzere girişimlerin olduğu bilinmektedir.
DÜNYADA TUTSAKLIK VE GÖSTERİ MERKEZLERİNE
BİR BAKIŞ
Amerika Birleşik Devletleri’nde geçtiğimiz 15 yıl içerisinde
en az 13 tane yunus gösteri merkezi kapatılırken, bu süre içerisinde sadece 4
tane yeni merkez açıldı. 2005 yılı başlarında Şili, deniz memelilerinin gösteri
aracı olarak kullanılmasını, bu amaçla ticaretini ve her türlü tutsaklık
durumunu tamamen yasaklayarak karşı hareketi bu kadar kapsamlı başlatan ilk
ülke olmuştur. Kısa bir süre sonra Kosta Rika’da deniz memelilerinin gösteri
amaçlı tutsaklık altında bulundurulmasını yasaklamıştır. Yine aynı yılın Eylül
ayında sadece bir adet gösteri merkezi bulunan Hollanda Antilleri de sınırları
içerisinde başka gösteri merkezi açılmaması için harekete geçmiştir.
2006’da Kıbrıs Rum Kesimi, yunusla terapi amaçlı tesis
kurulması için gelen talebi reddetti. Kıbrıs (ithalat), Hindistan (ithalat),
Macaristan (ithalat), Arjantin (Rusya’dan ithalat), Vietnam (ihracat), Malezya
(ihracat ve ithalat), Meksika (ihracat ve ithalat) canlı deniz memelisi
ticaretini yasaklama kararı almıştır. Ayrıca, Meksika, Yeni Zelanda, Brezilya,
Peru, Arjantin (orca türü için), Dominik Cumhuriyeti, Nikaragua Cumhuriyeti,
Avustralya, Çin, Endonezya (Orcaella brevirostris türü için) , Laos (Orcaella
brevirostris türü için), Malezya, Filipinler, Singapur ve Tayland kendi
sularında deniz memelilerinin yakalanmasını engellemek için moratoryum
çıkarmıştır. Bazı ülkelerde tutsaklık konusu ile ilgili sıkı yönetmelikler
uygulanmıştır. İngiltere ve Brezilya deniz memelilerinin tutsaklık altına
alınmasını ve gösteri amaçlı kullanılmasını tamamen yasaklamışken, İtalya da
yunuslarla yüzme programlarına yasalarla engel olmuştur.
2008 yılının Ağustos ayında Travelife, Uluslararası Turizm
Servisleri ve Avrupa Birliği’nin ortak girişimi, turizm işletmeleri için
hayvanların refahını nasıl sağlayacaklarına yönelik bir el kitabı
yayımlamıştır. Bu el kitabının amacı işletmelerin sürdürülebilirliğini sağlamak
ve aynı zamanda hayvanların refah seviyesini arttırmak için işletmelere yol
göstermektir. El kitabında yunus gösteri merkezleri için ayrı bir kısım bulunmakta
ve bu hayvanları barındıran turizm işletmelerine, tesislerinde sağlamaları
gereken asgari refah şartları konusunda pratik bilgiler vermektedir. Bütün bu
gelişmeler tutsaklık konusunda, hayvanların refahı adına atılmış önemli adımlar
olarak değerlendirilmektedir.
Bir çok aktivistin, sivil
toplum kuruluşlarının, gazeteciler ve ünlülerinde desteğiyle, yunus
parklarındaki yunusların kurtulmaları, bu parkların kapatılması için imza
kampanyaları ve girişimlerinin yanında toplumun kabul ettiği, benimsediği
sanatçılarında destek olması gerekmektedir. Son günlerde ne yazık ki sıkça
gözümüze çarpan ‘Dev Dalga’ isimli klip şarkıcı Sinan AKÇIL’ın, yunus parkında
gayet mutlu ve eğlenceli vakit geçirdiğini gösteriyor. Bu şekilde topluma mal
olmuş veya belli bir hayran kitlesine sahip ünlülerin bu tarz toplumsal
sorunlara daha fazla hassasiyet göstermekleri gerekmektedir.
İncelemiş olduğumuz Milliyet ve Hürriyet gazeteleri de konuya
hassasiyetle yaklaşmaktadırlar. Örneğin:
’DÜNYANIN EN
ACIMASIZ YUNUS PARKI’
Kaş’ın
da aralarında yer aldığı Türkiye’deki 10 yunus parkın tamamının kapatılması için çeşitli faaliyetlerde
bulunan Alman Yunus ve Balina Koruma Kuruluşu ProWal Başkanı Andreas Morlok,
öfkeli turistlerin, Kaş’taki yunus parkının faaliyete geçtiğini kendilerine
bildirdiklerini belirtti. Morlok, şöyle konuştu:
"Ziyaretçiler
5 TL karşılığında yunusları görüp fotoğraf çekebiliyor. Yunuslarla yüzmek ise 100
TL’lik ücrete tabi. Kaş’taki yunusların içerisinde bulundukları korkunç durum,
yunusların ticari amaçlar için ve ticari işletme izni olmaksızın istismar
edilmeleri konusunda sorumlular ve yunus parkı işletmecilerine karşı suç
duyurusunda bulunacağız. Dünyanın en acımasız yunus parklarından birinin
kapatılması için gereken her şeyi yapacağız."
Antalya’nın
Kaş İlçesinde bulunan ve toplam olarak Türkiye’deki 10 yunus parkının
kapatılması için Alman Yunus ve Balina Koruma
Kuruluşu ProWal bu işkence yuvalarının biran önce kapatılması için faaliyete geçtiklerini belirtiyor. Yunus
parklarında izinsiz olarak ticari amaçlı olarak gelen ziyaretçiler 5 TL
karşılığında yunuslarla fotoğraf çektirilebilirken, yunuslarla yüzmek ise 100TL
karşılığında gerçekleştirilebiliyor. İşte yunusların hayatları bu kadar ucuza
satılabiliyor.
Yunus eğitmeni, Melisa Sevim’inde belirttiği üzere Yunus
Parklarındaki eğitmenler yunuslara işkenceler ederek türlü gösterileri
yapmaları için şiddet uygulayıp aç bırakabiliyorlar
‘’ Dövüyordu! Bunlar oluyor: dövüyorlar, vuruyorlar. Aç
bırakanlar da var. Art niyetli eğitmenler bunları yapıyor ne yazık ki. ’’
görüldüğü gibi yunuslar doğal ortamlarından alınıp bu parklara getirilmekle
kalmıyor birde işkencelerle insanları eğlendirmeye zorlanıyorlar. Doğal
ortamlarında çeşitli balıklarla beslenen yunuslar gösteri merkezlerinde aç
bırakılarak ve gerekirse dövülerek ölü balık yemeğe alıştırılıyorlar. Bu
parklarda yaptıkları hareketlerden sonra ise ödülleri ölü balık, yemek oluyor.
Yunusların bu ölü balıkları yemeleri için eğitmenlerinin komut ettiği
hareketleri yapmaları ve yemeği hak etmeleri gerekiyor.
Her kış Ekim ile Mart
ayları arasında binlerce yunusbalığı, Japonya’nın taiji isimli ufak kasabasında
yakalanıp vahşice öldürülüyor ve yunus parklarına gönderiliyorlar. Japonya’daki
bu balıkçılar demir çubuklar ile yunusların sonar sistemlerini etkisiz hale
getirerek vahşice yunusları avlıyorlar. Bazı yunuslara bu av sırasında yaralar
veriliyor. Bunun nedeni ise yunuslar yaralanan arkadaşlarını ve yakalanan
yavrularını bırakıp gitmezler. Bu katliamın son bulması için Uluslararası düzeyde gösteriler ve protestolar yapılsa da Japonya
hükümeti bu katliamı desteklemekte ve bu duruma karşı çıkanları da görmezden
gelmektedir. Yunusların en büyük problemi aslında genel olarak bakıldığında
Japon Hükümetinin bu umarsızca yaklaşımıdır.
Yunuslar aynı zamanda
çok güçlü bir sonar sistemine sahiptirler. Sonar sistemi zaten yunus
balıklarından esinlenilerek yapılmıştır. Bu sonar sistemi sayesinde yunuslar
gönderdikleri ses dalgalarının yardımıyla etraflarındaki cisimleri rahatlıkla
tespit edebilirler. Ancak bu sistemi yunuslar havuzlarda kullandıklarında geri
dönen ses dalgaları yunusların sağlıklarının bozulmasına ve hatta intihar
etmelerine dahi sebep olabilmektedir. Yunuslar halk arasında sevilen
canlılardır. Pusulasını şaşıran gemilere yol
gösteren, boğulmakta olan insanları sırtına alarak sahile çıkaran, birçok
yunusa rastlanmıştır. Yeni Zelanda hükümeti, bu hizmetlerini göz önüne alarak
yunusların avlanmasını yasaklamıştır. Yunuslar aynı zamanda bazı ülkelerce
batık gemileri bulmak içinde programlanarak kullanılmaktadır. Ülkemizde ne
yazık ki 11 yunus parkı bulunmaktadır. Bu tesislerde yapılan araştırmalar
çerçevesinde belli bir standart’ın yakalanamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bazı ülkelerde tutsaklık konusu ile ilgili
sıkı yönetmelikler uygulanmıştır. İngiltere ve Brezilya deniz memelilerinin
tutsaklık altına alınmasını ve gösteri amaçlı kullanılmasını tamamen
yasaklamışken, İtalya da yunuslarla yüzme programlarına yasalarla engel
olmuştur.
Türkiye’de Buket UZUNER’in 21 Aralık 2012’de başlattığı kampanya 20
bin imzaya ulaşmış ve bunun üzerine Kaş Yunus Park’ı 25 Nisan 2013 tarihinde
fiili olarak kapatılmıştır. Kaş
Yunus Park’ı gibi diğer 10 yunus parkının da kapanması ve yunusların rehabilite
edilerek doğal ortamlarına bırakılmaları gerekmektedir. Bu katliam’a ve
işkencelere son verilmesi için gerekli yasaların, girişimlerin ve düzenlemelerin
yapılması şarttır.
SONUÇ
Görüldüğü üzere yunuslar doğal ortamları
dışında başka hiçbir park veya tesiste yaşamlarını sağlıklı bir şekilde
sürdüremezler. Yunus parklarının biran önce kapatılması ve yenilerinin
açılmaması gerekmektedir. Bunun için gerekli girişimlerin biran önce yapılması
ve yasal bir zemine oturtulması şarttır. Yunusların doğal ortamlarının dışında
herhangi bir eğitim merkezi, tesis ve parklarda sağlıklı ve mutlu bir biçimde
yaşamaları olanaksızdır. Yunuslar doğaları gereği vahşi canlılardır ve büyük
denizler, okyanuslar dışında yaşamaları olanaksızdır.
Konuyla ilgili kişi
veya kurumlara ulaşılamadığından röportaj gerçekleştirilememiştir. Aşağıda
hazırlanan röportaj soruları ile birlikte gönderilen adresler yayınlanmıştır.
RÖPORTAJ SORULARI:
1) Yunuslar hakkında bize kısaca bilgi verebilir
misiniz ?
2) Yunuslar nasıl canlılardır ? Tesis veya parklarda
sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün müdür ?
3) Yunuslar Türkiye'deki tesis veya parklara hangi ülkelerden
getiriliyorlar ? Getirilecek yunuslar neye göre seçiliyorlar ?
4) Eğitmen olmak için bir eğitim var mı ?
5) Türkiye'deki yunus parklarında bir standart yakalanmış durumda mı ?
6) Doğal ortamlarından ayrılan yunusların eğitimleri ortalama ne kadar
zaman alıyor ?
7) Günde kaç kişi yunus parkları ve bu gibi tesisleri ortalama olarak
ziyaret ediyor ?
8) Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı ?
Gönderilen ancak cevap alınamayan ve olumsuz cevap veren
kurumların e-mail adresleri:
KAYNAKLAR:
http://gundem.milliyet.com.tr/yunuslarin-dislerini-sokmusler/gundem/detay/1711246/default.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder